
Полная версия:
Safahat
471
Tayy-i merâtib: Mertebeleri, rütbeleri aşarak.
472
İnkılâb eyledi: Döndü, çevrildi.
473
«Din garib olarak başladı ve başladığı gibi olacak…» meâlindeki hadîs-i şerif.
474
Seng-i mezar: Mezar taşı.
475
Hazele: Aşağılık gürûhu.
476
Hûn: Kan.
477
Ağniyâ: Zenginler; Bezletti: Bol bol verdi.
478
Tamim: Umumîleştirmek.
479
Bu mısra ilk baskılarda:
«En cömerd zengin iken şöyle cevap verdi bana:» şeklinde iken, son baskıda bu şekle sokulmuştur. «Yüz dürdü» ifâdesi «Yüz dürmek: Surat asmak» tabiriyle ilgili olmalı.
480
Ta'dâda mahal yok: Saymağa lüzum yok.
481
Temkin: Metanet.
482
Akîm: Kısır.
483
Teaddî: Tecavüz.
484
Nefs-i emmâre: İnsana her şeyi buyuran, her arzusunu yaptırmak isteyen, her tecavüzü ve her ihtirası teşvik eden nefis.
485
İbâhiyye: Her şeyi mubah gören ve her yasağı yapma mesleği.
486
Kitabü’l-fetvâ: Fetva kitabı.
487
Arş-ı amal: Emeller, ümitler tahtı.
488
Musab: Musibete uğramış, malûl.
489
Nâmahdud: Hudutsuz.
490
Muhkem: Sağlam.
491
Ayin-i mecûsîye karîb: Mecûsîlerin âyinine yakın.
492
Terk-i hayat: Hayatı terk etmek, canı feda etmek.
493
İhtirasat-ı hususiye: Şahsî ihtiraslar.
494
Nef-i şahsî: Şahsî menfaat.
495
Ruh-i edyân: Dinlerin ruhu.
496
Hiss-i milliyet: Millî duygu.
497
Son mısralar, ilk baskılarda şöyledir:
Öyle maymun gibi taklîd-i zevahir tanımaz.Dîni irfanı yeter; başka mefahir tanımaz.Beyni var, şapkası yok; san'atı var, tırnağı yok;Şer'-i ma'sûma olan hürmeti benden bile çok.498
Meyl-i meali: Yüce duygulara meyil.
499
Kanûn-i Esâsî: Anayasa; Havâtır: Hatıralar.
500
Yedu’llah: Allahın kudret eli; Nihan: Gizli.
501
Havsala-çâk: Anlayışı parçalayan.
502
Nâfi' âsâr: Faydalı eserler.
503
Muzmer: İnsanın içinde gizlediği şey.
504
Kasâid: Kasideler.
505
Hakka tefvîz: Allah’a havâle.
506
Hüsran-ı mübîn: Apaçık hüsrân.
507
Haybet: Mahrum ve meyûs olma.
508
Bu mısraın ilk baskılardaki şekli : Son siyaset ise Türklük, o siyaset yürümez!
509
Lem’a-i ümmid: Ümit pırıltısı.
510
Bu mısraın ilk baskılardaki şekli: Saltanat devrilecek olsa, iyâzen billâh.
511
Bir zamandan beri için için ağlayan cemaat bu levhanın karşısında feryadını zaptedemedi. Mabedin içi bir mahşer hâlini aldı. O hay ü huy arasında ihtiyarın ne söylediği bir müddet işitilemedi. Nihâyet, o da beş on dakika beklemeğe mecbur oldu.
512
Udvan: Düşmanlık.
513
Fünûn Fenler.
514
Pâye-i tahkik: Tahkik payesi, bir ilme hakim olduktan sonra o ilme yeni ufuklar açacak olgunluğa varmak.
515
Mündemiç: İçinde mevcut.
516
Mütedenni: Geri.
517
Nâ-mahsur: Hudutsuz, pek çok.
Вы ознакомились с фрагментом книги.
Для бесплатного чтения открыта только часть текста.
Приобретайте полный текст книги у нашего партнера:
Полная версия книги
Всего 10 форматов