Читать книгу Mutluluk Doktoru (Metin Uyar) онлайн бесплатно на Bookz (5-ая страница книги)
bannerbanner
Mutluluk Doktoru
Mutluluk Doktoru
Оценить:
Mutluluk Doktoru

3

Полная версия:

Mutluluk Doktoru

NEŞE SIĞINAKLARINIZ NELER OLABILIR?

• Yüzünüze gülümsemeler yerleştirecek, her izlediğinizde içinizi ısıtan filmler. Bu şekilde en az on filmin yer aldığı bir liste hazırlamayı deneyebilirsiniz. Komedi filmleri, romantik filmler, ailece izlenebilecek filmler ve animasyonlar bu listede öne çıkanlar arasında olacaktır. Peki sizin listenizde, ‘Bu nasıl sarışın’ adıyla Türkçeye çevrilen ‘Legally blonde’ ya da Woody Allen’ın meşhur ‘Midnight in Paris’ filmi kendine yer bulabilir mi? Yoksa ‘Little Miss Sunshine’ı ya da animasyon ‘Inside out’u mu tercih edersiniz?

• Aynı şekilde müzik de pillerimizi dolduracak sığınaklardan biri olabilir. İnternette “Mutlu hissettiren şarkılar” ve benzeri isimlerde birçok hazır liste var. Müzik dinlemeyi sağlayan uygulamalarda ya da YouTube’da bile ücretsiz olarak benzer listelere ulaşmak mümkün. Ya da dilerseniz mutlu anılarınızı gözünüzün önüne getirecek olan, tamamen size özel bir ‘mutluluk playlisti’ hazırlayın. Çocukluğunuzu hatırlatan nostaljik şarkılardan, 90’lar Türkçe pop müzik hitlerine ve pek çok anınızı tekrar yaşatacak romantik aşk şarkılarına kadar liste bayağı kabarık olacaktır. Mesela benim listemde Pharrell Williams’ın ‘Happy’ şarkısı ile Bobby McFerrin’in ‘Don’t worry be happy’ şarkısı daima oluyor.

• Kim demiş neşe sığınağınız bir insan ya da evcil hayvanınız olmayacak diye? Yanında rahat hissettiğiniz, enerjinizi yükselten neşe küpü bir yakın dost ya da akıllı köpeğinizle her gün çıktığınız yürüyüşler de sizin için mutluluk dopingi etkisi görebilir.

Günde 10 Dakikanı Hayal Etmeye Ayır

“Hayallerim gerçek oldu” cümlesi herhalde hepimizin kurmaktan en çok zevk aldığı ve söylemeye can attığı cümledir. Tabii gerçekleşebilecek hayaller kurmak kilit öneme sahip. Yani teknolojik ve maddi olanaklara baktığımızda maalesef uzay yolculuğu hayalimiz çok yakın zamanda gerçek olamayacak gibi görünüyor. Veya hayaliniz bir çekilişte milyonlarca lira para ödülünün çıkmasıysa, çekilişe katılmak dışında kişisel olarak yapabileceğiniz çok fazla bir şey yok. Ama eğer ulaşılabilir bir hayaliniz varsa, hele de başarılması sizin elinizdeyse büyük bir güce sahipsiniz.

Hayallerimiz çalışmanın, harcanan saatlerin ve emeğin, bunlar için gereken motivasyonun arkasındaki görünmez kahramanlar. Çoğu zaman gücünü göz ardı ettiğimiz hayaller, hayatımızı etkileyen itici güçler oluyor çünkü hayatta başarmak istediklerimize ulaşmamızda, ilerleyip gelişme kaydetmemizde dinamo görevi görüyorlar. Bu sebeple ister gece yatağınıza yattığınızda uyumadan önce on beş dakika ayırın, isterseniz gün içinde modunuzun düştüğünü hissettiğiniz bir zamanda, dilerseniz de yolcu olarak trafikte olduğunuz bir esnada mutlaka hayal kurun. Düzenli bir egzersizmiş, doktorun yazdığı bir reçeteymiş gibi her gün hayal kurmaya zaman ayırmaya çalışın. Sizce o hayalin gerçekleşme ânını gözünüzde canlandırdığınızda, hayallerinize ulaştığınıza dair olumlu düşünceler zihninizi ele geçirdiğinde nasıl hissedeceksiniz? Prof. Dr. Türkan Doğan’ın Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisinde de yayımlanan araştırması bu konuda bize fikir verebilir. Doğan’ın, “Üniversite Öğrencilerinin İyilik Halinin İncelenmesi” başlıklı araştırmasında Başkent Üniversitesi ve Hacettepe Üniversitesi’nden 623 kadın ve 313 erkek, toplam 936 üniversite öğrencisi yer almış. Amacı, “üniversite öğrencilerinin iyilik halini etkileyen değişkenleri saptamak” olarak belirlenen araştırmadan elde edilen sonuç ise hayallerimizi, olumlu düşüncelerimizi destekleyici nitelikte: “Öğrencilerin gelecekle ilgili düşünceleri olumluya doğru gittikçe iyilik hali puan ortalamalarının yükseldiği görülmektedir.”31

Hayal kurmayı düzenli bir alışkanlığa çevirerek bu etkileri neden kendiniz deneyimlemiyorsunuz?

HAYALLERINIZIN GÜCÜNE GÜÇ KATIN

• Hayallerinizden bahsetmekle hem arkadaşlarınızla kişisel paylaşımlar yaparak aranızdaki güven duygusunu perçinlemiş hem de kendinize bir kez daha neleri gerçekleştirmeyi arzuladığınızı hatırlatmış olursunuz.

• “Söz uçar, yazı kalır” lafını hepimiz duymuşuzdur. O halde neden sadece anlatmakla yetinelim? Hayallerinizi yazdığınız küçük bir defter tutmak çok kolay. Üstelik aradan zaman geçip de sayfaları karıştırdığınızda, listedeki hayallerden gerçekleştirdikleriniz karşınızda yıldız gibi parlıyor olacak. Başarı ve mutluluk hissini size yeniden hatırlatacak.

• Hayallerinizi yazmak yerine yetenek ve ilgi alanlarınıza göre kendi yönteminizi yaratabilir, çeşitlendirebilirsiniz. Hayallerinizi daha da görsel bir hale getirmek sizi daha fazla motive edebileceği gibi çok eğlenceli bir aktivite de olacaktır. Hayallerinizi çizebilir, resme ya da heykele dönüştürerek ifade edebilirsiniz.

• Teknoloji emrinize amade. Üç boyutlu yazıcıdan hayalinizin bir modelini çıkarabilir, bir photoshop programı yardımıyla yarattığınız hayal sahnesinin çıktısını baş ucunuza asabilirsiniz.

• Neden bir hayal panosu hazırlamıyorsunuz? Örneğin bir mantar pano üzerine raptiyelerle görmek istediğiniz şehirlerin, sahip olmak istediğiniz arabanın fotoğraflarını veya arkadaşlarınızla çıkacağınız tatili temsilen bir safari görselini iliştirmek çok vaktinizi almaz.

Duşun Tadını Çıkar

Duş almak ya da banyo yapmak herkesin haftada en az birkaç kez tekrarladığı çok sıradan eylemler. “Ee mutlu olmakla ne ilgisi var?” derseniz, size, “Her gün belki de söylene söylene aldığınız o duşu bile keyifli bir aktiviteye çevirmenin sizin elinizde olduğunu unutuyorsunuz” derim. Sadece temizlenmek, kirlerden arınmak için duş almak yerine kendinizi adeta bir terapideymişçesine suyun altına bırakmayı deneyebilirsiniz. Ona bu fırsatı sunarsanız, suyun rahatlatıcı, yatıştırıcı etkisi size çok iyi gelebilir. Ülkemiz de dahil pek çok yerde fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanları, fizyoterapistler hastalarına hidroterapi öneriyor ve bu sayede suyun içindeyken kendilerine uygun egzersizleri yapan kişiler suyun iyileştirici etkisiyle tanışıyor. Siz de hepimizin zorunlu aktivitesi olan duşu, haftanın birkaç günü kendinize özel “duş terapisi” olarak görmeye başlayabilirsiniz. Üstelik kendi duş terapinizi zevkinize göre şekillendirmek de elinizde. Banyo yapacaksınız diyelim. Sevdiğiniz bir müziği açmak, odaya mumlar yerleştirmek ya da hoş bir koku için tütsü yakmak, doldurduğunuz küvetin içine kokularından hoşlandığınız aromaterapi yağlarından dökmek çok kolay. Üstelik bir de vaktiniz varsa, köpükler içinde dinlenebilir, o güne çok daha enerjik devam edebilirsiniz. Ortam şahane ama saçınızı, vücudunuzu yıkarken aklınızdan, “Hemen çıkayım da daha yemek pişireceğim”, “Ayy işleri nasıl yetiştireceğim?”, “Çıkar çıkmaz saçlarımı hızlıca kurutup hemen evden çıkmam lazım” düşünceleri geçiyorsa, onları da susturmak gerek. Bu kez size özel duş terapinizde gündelik dertleri bir kenara bırakarak başınızdan aşağı akan sular eşliğinde sevdiğiniz bir şarkıyı söylemeyi ya da hayaller kurmayı seçin. Farkı göreceksiniz.

TERMAL SULARDA ŞIFALAN

Ülkemiz termal sular bakımından oldukça zengin ve kaplıca turizmi de gayet yaygın. Halihazırda böyle bir kültürümüz varken, bunlardan ara sıra faydalanmıyorsak, sanki kendimize biraz haksızlık ediyoruz… Afyon, Kütahya, Ankara, Bursa, Balıkesir, Denizli, İzmir, Konya, Nevşehir, Sakarya, Sivas, Yalova gibi pek çok şehrimizde kaplıcalar, termal tesisler ve oteller hizmet veriyor. Yaşadığınız şehirde bile bu şekilde bir tesis, bir tarihi hamam ya da bir otel hamamı olabilir. Önümüzdeki üç ay içerisinde kendinizi böyle bir randevuya çıkarmaya ve kendinizi şımartmaya ne dersiniz? Böylece bir yandan vücudunuz dinlenirken bir yandan da yeni bir deneyimin sizi mutlu edişinin keyfini çıkarabilirsiniz.

Uykusuzluğa Teslim Olma

Kimisi için her gün kendiliğinden gerçekleşiveren dünyanın en kolay şeyi, kimisi içinse uğruna yapmadığı şey kalmamış olan, hayatını mahveden bir kâbus. Bu ne mi? Uyku elbette. Uykunun hayatımız için ne derece kritik bir konu olduğunu anlamak için, ABD’deki The Center for Human Sleep Science at the University of California, Berkeley’in direktörü Matthew Walker’a kulak verelim. Aynı zamanda Why We Sleep: The New Science of Sleep and Dreams kitabının da yazarı olan Walker, uyku kaybının Alzheimer, kanser, diyabet, obezite, tansiyon, kalp krizi ve çeşitli akıl hastalıkları gibi pek çok rahatsızlıkla ilgili olduğunu belirtiyor. Bağışıklık sistemimiz ve mutluluk düzeyimiz üzerinde de etkili olan düzenli uyku söz konusu olduğunda, Walker’ın cümleleri hepimizi şaşırtacak nitelike: “1942’de yüzde 8’den daha az bir nüfus bir gecede 6 buçuk saat ve altında uyuyarak yaşarken, şimdi bu oran her 2 kişiden 1’i.” Tavsiyesiyse her gün aynı saatte uyumaya ve uyanmaya özen göstermek.32

Peki ne kadar uyumalı? İdeal uyku süresi kişiden kişiye ve hayatın döneminden dönemine değişiyor. The US National Sleep Foundation’ın geniş çaplı araştırmalar sonucunda vardığı sonuç, ideal uyku süresinin yetişkinler için 7-9, gençler için 8-10 saat arasında olduğu. Daha küçük çocuklar daha fazlasına, bebekler ise günde 17 saate kadar uyumaya ihtiyaç duyabiliyor.33

Doktor Daniel J. Buysse ‘Sleep Health: Can We Define It? Does It Matter?’ başlıklı makalesinde uyku sağlığının belirleyicisi olabilecek beş boyuttan söz ediyor. Buysse’nin beş maddelik listesine göz atarak kendi uyku durumunuza dair bir değerlendirme yapabilirsiniz:34

1. Uyku süresi: 24 saat içinde uykuda geçen toplam zaman

2. Uyku devamlılığı ya da verimliliği: Uykuya dalma ve geri dönme kolaylığı

3. Zamanlama: 24 saatlik bir günde uykunun yeri (Sabah mı akşam mı?)

4. Uyanıklık/uykululuk: Dikkatli bir uyanık olma haline erişebilme yeteneği

5. Hoşnutluk/kalite: Uykunun iyi ya da kötü şeklinde kişisel değerlendirmesi

Uykusuzluğa teslim olmaktansa uykunuzun kalitesini sorgulayıp bu konuda adımlar atmak sizin elinizde. Hatırlayın, İngiltere’de bulunan David Lloyd Gyms’in özellikle yorgun ebeveynler için 45 dakikalık “uyku” dersi açması 2017’de gazete haberi olmuştu.35

Yine yakın zamanda Japonya’da bazı şirketler verimsizliğin önüne geçmek üzere şirket içinde uyku odalarını hizmete sundular. Elektronik aletleri içeri alamadığınız odalarda uykuya yardımcı olan çaylar ikram ediliyor. Dünya ortalamasından yaklaşık 45 dakika daha az uyuyan Japonya’da sağlık bakanlığı da işyerinde uyku uygulamasını destekliyor. Yani özetle, biliyoruz ki çok daha fazla sayıda insan, bir damla uyku için her gece koyun sayıyor. Belki Türkiye’de de toplu uyku dersleri ya da ofislerde uyku seansları başlar, ne dersiniz?

RAHAT BIR UYKU IÇIN…

• Karanlık ve sessiz bir ortamda olduğunuzdan emin olun.

• Sessizlik yerine sizi gevşetip daha rahat uyumanızı sağlayacak bir ses ya da müzik tercih ediyor olabilir misiniz? Deniz sesi, rüzgar sesi, balina sesleri ya da white noise diye adlandırılan ses eşliğinde uyumayı tercih edenler var. Siz de bu sayılanlar gibi farklı seslerin uykuya dalmanızı nasıl etkilediğine bakabilirsiniz.

• Yattığınız yatak, başınızı koyduğunuz yastıklar yeterince rahat mı?

• Yeni yıkanmış mis gibi kokan çarşaf ve nevresimlerle, boynunuzun ve başınızın rahat edeceği yeni bir yastık uykuya dalmanızı kolaylaşabilir mi?

• Kafanıza bir şey takıyor olabilir misiniz? Yarım kalan işleri, yarın yapacağınız yemeği, sevgiliniz/eşinizin söylediği bir cümleyi dert edip düşünmediğinizden emin olun. Tıpkı bilgisayarlarımızda “Yeni pencerede aç” sekmesine tıklayıp yaptığımız gibi, eğer kafamızdaki ‘ikinci bir pencere’de farklı bir konuyu açık bıraktıysak, uyumak için o pencereyi kapatmamızın tam zamanı.

• Yatmadan kısa zaman önce ağır bir akşam yemeğinden kalktıysanız, örneğin fazla yağlı, baharatlı/acı gıdalar tükettiyseniz veya alkolü biraz fazla kaçırdıysanız bunlar da uykunuzun önündeki engellerden olabilir.

• Bedeniniz rahat bir pozisyonda mı? Yalnız uyumuyorsanız, yanınızda yatan/uyuyan kişinin fiziksel pozisyonu sizi rahatsız ediyor olabilir mi?

• Ilık/sıcak bir banyo yaptıktan sonra uyumayı deneyebilirsiniz.

UYKUSUZLUKLA MÜCADELE IÇIN NELER YAPILABILIR?

• Nöro Sağlık Beyin Eğitimi ve Araştırmaları Merkezi Kurucusu Uzm. Dr. Kerem Dündar’ın yorumu şöyle: “Çok televizyon izlemek, çok fazla sigara veya kahve içmek, gece şekerli gıdalar veya meyve tüketmek, sosyal medyaya bağımlı yaşamak, akşama taşınmış bir problemin veya çözülememiş bir stres unsurunun varlığı, ekonomik kaygılar ve ilişki problemleri gibi uyarıcılar kişinin uykuya geçmesini engelliyor. Uyku problemini çözebilmek için bu tarz uyaranların azaltılması gerekiyor. Daha az kahve veya sigara içmek, stres yaratan düşüncenin zihinden uzaklaştırılması için ılık bir duş almak gibi…”

• Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Fitoterapi ve Farmakognozi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Erdem Yeşilada’nın önerilerine de göz atalım: “Hafif uyuma problemlerinde yüzde 100 derişimli, kaliteli bir lavanta yağını yastığa iki-üç damla damlatmak ve onu koklayarak uyumak işe yarıyor. Daha ağır uyku problemlerinde pasiflora bitkisinin çayı veya şurubu kullanılabilir. Pasiflora çay şeklinde kullanılacaksa yatmadan bir saat önce içilmeli. Daha da ciddi uyku problemlerinde ise valerian (kedi otu) kökü preparatı kullanılması faydalı olabiliyor. Yalnız valerianın bağırsakta açılan formunun tercih edilmesi gerekiyor, aksi durumda etkili bileşeni mide asidiyle etkisiz hale geliyor. Bunun sabah, öğle, akşam ve gece yatmadan olmak üzere günde dört defa alınması ve en az bir ay kullanılması gerekiyor. Bir aydan sonra da zamanla azaltılmalı. Uykusuzluk sorunu çekenlere akşamları yatmadan melisa çayı içmelerini de tavsiye ediyorum. Uykuya yardımcı, sindirimi kolaylaştırıcı ve her gün maruz kaldığımız radyasyonun etkilerini temizleyici özelliği bulunduğundan süper üçlü etkisi var.”36

Bağırsağını Mutlu Et

Son yıllarda bağırsak sağlığı tıp dünyasının gündeminde baş sıralara yerleşti. Artık bağırsaklar ‘ikinci beyin’ olarak görülüyor ve bağırsak sağlığının önemi her geçen gün daha fazla vurgulanıyor. Bu sayede, düzenli bir sindirim sisteminin yanı sıra bağırsak florasının bağışıklık sistemimizden ruhsal durumumuza kadar çok önemli etkileri olduğunu öğrendik. Peki bunun mutlulukla ne ilgisi var? Şöyle ki, mutluluk hormonları diye bilinen dopamin ve serotonin gibi nörokimyasalların büyük çoğunluğu bağırsaklarda üretiliyor.37

Yani bağırsak mikrobiyotasının, bağırsaklarımızda yaşayan mikroorganizmaların, yararlı ve zararlı bakterilerin hayatımız üzerindeki etkileri daha düşük obezite oranı, daha güçlü bağışıklık sistemi ya da daha az sindirim problemiyle sınırlı değil, mutluluğumuzla da ilgili.38

Beslenmemizde yaptığımız değişikliklerin sağlayacağı katkıyla ruh halimizi değiştirmemizin mümkün olduğunu söyleyen çok sayıda uzman bizim yanımızda madem, o halde neler yapabiliriz konusuna bakalım.

Son dönemde günlük hayatta sık sık duyduğumuz ve kolayca karıştırılabilen iki kelime var: Probiyotik ve prebiyotik. Osman Müftüoğlu da 28 Temmuz 2016’da Hürriyet gazetesindeki köşesinde yazdığı yazıda, karıştırılan bu iki kelimeyi ele aldı: “Probiyotikler bağırsaklarımızda yaşayan ve bizimle birlikte ortak bir biyolojik hayat süren canlılar. Pek çok alanda bize hizmet eden faydalı bakteriler. Bağırsaklarımızda yüz trilyona yakın probiyotik bakteri var. (…) Yiyecek içeceklerimizin içindeki toksik ve zararlı bileşikleri önce onlar temizliyor. Alerjen unsurları bizden önce onlar parçalayıp yok ediyor. Kanserojen faktörleri de bizden önce tanıyıp zararsız hale getirenler onlar. Bağışıklığımıza destek olan, şekerimizi, kolesterolümüzü, kilomuzu ayarlamada bile önemli işlevler üstlenen, vitamin üreten, hazmı kolaylaştırıp güçlendiren ve daha pek çok alanda sağlığımıza neredeyse karşılıksız ama son derece önemli hizmeti aralıksız veren de yine sadık ve faydalı bu bakteriler. Bu bakterileri dışarıdan daha fazla kazanmak, bağırsaklarımızda onlara daha fazla alan açmak, sayılarını mümkün olduğu kadar çoğaltmak çok önemli bir koruyucu sağlık unsuru… Prebiyotik gıdalar, probiyotik bakterilerin hoşlandığı, zevkle yiyip içtiği, bağırsaklarımızın dost ve arkadaş bildiği besinler. Bağırsak fonksiyonlarını düzenlemede, hazmı iyileştirme ve gıdalardan azami faydayı temin etmede de çok etkililer…”39

Bu noktada işe beslenmemizden başlamak en mantıklısı… Ama önce The Healthy Gut Handbook kitabının yazarı olan Justine Pattison’ın bir uyarısının da altını çizelim: Sindirim problemleri yaşamamak adına beslenmenizde yavaş ve küçük değişiklikler yaparak başlayın ve sonrasında bağırsak aktivitenizi gözlemlemeyi unutmayın.40

BAĞIRSAKLARIMIZA NASIL DAHA IYI DAVRANABILIRIZ?

• Ev yoğurdu, ev turşusu ve peynir, kefir, ayran gibi probiyotik zengini gıdalara sofralarımızda daha sık yer verebiliriz.

• Karbonhidrat seçimlerimizi daha bilinçli yaparak örneğin lifli gıdaları ve tam tahıllıları tercih edebiliriz.

• Yeteri kadar sebze tüketiyor muyuz? Sebze tüketimimizi artırabilir ve de çeşitlendirebiliriz. Buradaki altın bir kelime de çeşitlilik. Hemen bu hafta, mevsim sebzelerinden daha önce çok fazla tüketmediklerinize bir şans vererek başlayabilirsiniz. Enginar, pırasa, kereviz, hindiba, soğan, sarımsak… Seçim sizin.41

PEKI NELERDEN UZAK DURMALIYIZ?42, 43, 44

• Gereksiz antibiyotik kullanımı

• Sağlıksız beslenme, aşırı yağlı ve şekerli besinler, fast food ve abur cubur tüketimi

• Yapay tatlandırıcılar

• Stres

• Aşırı alkol tüketimi

• Düzensiz uyku

• Gereksiz sezaryen doğum

Kahkahayla İyileş

Kahkaha atmanın, mutluluk hormonu olarak bilinen endorfin salgılanmasında etkili olduğuna dair çalışmalardan önceki bölümlerde bahsetmiştik. Bu bölümdeyse gündemimizi tamamen kahkahaya ayırıyoruz. Malum, kahkaha atmaktan, gülmekten genelde çekinen, mutluluğu kendi içinde yaşamayı daha makul kabul eden bir toplumda yaşıyoruz. O yüzden kahkaha atabilmek bizim için ayrıca bir öneme sahip.

Hepimiz, özellikle de gençken, ayağımız kayıp da düştüğümüz bir zaman, başta “Ayy kim gördü” diye etrafa baktıktan sonra kahkahayı basmışızdır, değil mi? Hele canımız da yanmadıysa, o an içimizden gelen tepki kahkahadır. Böyle olduğunda da tutmadan, bastırmadan gülüp rahatlarız. Peki bunu çocukluk ve ilk gençlik anılarına hapsetmeye gerek var mı? Kahkahalarıyla ortamı şenlendiren insanlardan biri de neden siz olmayasınız? Çevreyi rahatsız etmediğinizden emin olmanız yeterli. İçinizden geldiğinde, çekinmeden, doya doya gülebilmek kendimiz ve çevremize yapabileceğimiz en basit iyilik değil mi?

Ayrıca, komik bir olayın başımıza gelmesini, durup dururken gülmekten karnımızı ağrıtacak durumların ortasına düşmeyi beklememize de gerek yok. Neden kendimize nedenler yaratmıyoruz? ‘The Science of Happiness’ isimli çalışma, bir gün önce gerçekleşen pozitif bir şeyi/ olayı düşünmenin insanlar üzerinde en etkili yöntem olduğunu ortaya koymuş. Hertfordshire Üniversitesi akademisyeni Richard Wiseman’ın hazırladığı araştırma için 26 bin kişinin katıldığı online bir anket düzenlenmiş, katılımcılar mutluluklarını nelerin artırdığını açıklamışlar. En etkili sonuçsa bir gün önce gerçekleşmiş olan olumlu bir olay üzerine düşünmek olarak çıkmış. Bunun mutluluk üzerinde yüzde 15 oranında artırıcı bir etkisi olduğu sonucuna ulaşmışlar. Wiseman’ın dediği gibi, “Genelde önceki gün yaşadığımız olumlu olaylar üzerine tekrar düşünmeyiz ama düşündüğümüzde zihnimizde hâlâ canlı kalıyorlar.”45

O halde neden yaşadığımız komik anıları, yüzümüzü güldüren dakikaları tekrar hatırlayıp mini bir mutluluk dopingi sağlamayalım ki kendimize… Peki başka neler yapabiliriz? Komedi filmleri/dizileriyle bir komedi maratonu, bir komedyenin gösterisini seyretmeye gitmek, aile ve arkadaşlarımız arasında komikliğiyle nam salmış olanlarla geçirilen birkaç saat… Seçenek çok, hazır mısınız?

MUTLULUK TESTI

Mutluluk üzerine birçok kitap yazan akademisyen Robert Holden’ın kitaplarından bir tanesi de kahkahanın en iyi ilaç olduğunu söylediği Laughter the Best Medicine: The Healing Power of Happiness, Humour and Laughter isimli kitap. Yazarın kendi adıyla kurduğu bir de internet sitesi var. Herkesin mutluluk seviyesini görmesi için hazırlanmış bir “Mutlu musunuz” testi çıkıyor karşınıza sayfayı açtığınızda. Testi yaparken, her soruda yer alan cümlelere Yanlış/Nadiren doğru/Bazen doğru/ Genelde doğru/Çok doğru seçeneklerinden sizin için geçerli olduğunu düşündüğünüzü işaretleyerek ilerliyorsunuz. Testi online olarak çözebilirsiniz tabii ama yine de mutluluk seviyeniz için size fikir vermesi adına, karşınıza çıkacak maddelere şimdiden bir göz atın:46

• Kim olduğumu biliyorum ve kendimi seviyorum.

• En önemli ilişkilerime dikkatimin maksimumunu ayırıyorum.

• Güçlü bir amacım var ve işimi seviyorum.

• Tavırlarımı çoğu zaman kendim seçiyorum.

• Yaşarken hayatımı takdir ediyorum.

• Geçmiş kırgınlıkları ve hayal kırıklıklarını ardımda bırakmakta iyiyim.

• Eğlenmeyi biliyorum ve eğleniyorum.

• Kendime bakıyorum ve kendi iyiliğimle ilgileniyorum.

• Bana ilham, destek ve güç veren şeyleri biliyorum.

• Mutluluğun bir çeşit yolculuk olduğunu düşünüyorum.

Kendine Hayran Ol

“Kendine hayran olan” birini düşündüğümüzde, genelde gözümüzde canlanan insan, narsisist olarak tanımlanabilecek, “Her şeyi ben bilirim”, “Benden iyisi yok”,” Ne kadar da şahaneyim” gibi cümleler kuran biraz karikatürize bir tiptir. Çok da iticidir tabii. Yani burada bahsettiğimiz kendine hayran olma durumuyla yakından uzaktan ilgisi yoktur. Öncelikle, bencil, kendini beğenmiş ve özgüvenli kavramlarını karıştırmayalım. Her insan kendini düşünür ve düşünmelidir ama kendi çıkarlarını, mutluluğunu düşünürken başkalarının haklarına, sınırlarına saygılı olmayı unutmamalıdır. Çizgi burada çekilir. Kişi kendini beğenmelidir ama kendine olan beğenisi başkalarını hakir görmesine, aşağılamasına, kimseleri kendine layık görmemesine yol açıyorsa o zaman sorun başlar. Bu bölümde bahsettiğimizse bunlar değil. Özgüvenden ve farkında olmaktan kaynaklanan bir “kendine hayranlık”. Yani kendimizin güçlü taraflarının, iyi yanlarının bilincinde olmak ve bu yönlerimizi hedeflerimiz doğrultusunda öne çıkarabilmek.

Çok dakik, çalışkan, sabırlı olabiliriz. İyi bir dinleyici ya da iyi bir konuşmacıyızdır. Çok vefalı, iyi bir arkadaşızdır, kötü gün dostuyuzdur. Ticaretten çok iyi anlıyoruzdur ya da el işlerine epey yatkınızdır. Çok sakin bir yapımız vardır, çok espriliyizdir veya ikna kabiliyetimiz gelişmiştir. Bu özelliklerden hangilerini kendiniz için sayabilirsiniz? Örnekler çoğaltılabilir. Yeter ki güçlü olduğumuzu düşündüğümüz yanlarımızla dürüstçe yüzleşebilelim. Bunlar için kendimize bir “Aferin” demenin kimseye zararı olmaz… Tabii tam tersi de lazım. Hangi özelliklerimiz üzerinde çalışmaya ihtiyacımız var? Mesela biraz hızlı mı sinirleniyoruz? Her şey bir an önce olsun isteyip sabırsız mı davranıyoruz? Ya da her yere sürekli geç mi kalıyoruz? Bunların da farkına varıp eksik olduğumuza kanaat getirdiğimiz yanlarımız üzerinde neler yapabileceğimizi düşünerek kendimizi geliştirebiliriz. Bu da kendine hayran olmanın bir parçası. Kendimizi geliştirdikçe, geliştirmek için emek harcadıkça da daha iyi bir versiyonumuza dönüşüyoruz. Unutmayalım, değerli hissetmek mutluluğumuz için çok önemli. Ve değerli hissetmemiz için de çok büyük şeyler başarmış olmamız şart değil.

İYI OLDUĞUN BIR ŞEYLER YAP

Kendi rutinimiz haricinde hangi alanlarda başarılı olduğumuzu düşünüyorsak, o aktivitelere vakit ayırmak hayatımızda yapabileceğimiz basit yeniliklerden biri. Başarımızın, iyi olduğumuzu görmenin bizi motive etmesine, bize kendi değerimizi hatırlatmasına fırsat vermeye bugünden başlayabiliriz. Örneğin el becerisi isteyen işlere çok yatkınsanız, hemen bugün kendiniz için bir şey örmeye, eviniz için bir dekoratif obje boyamaya başlayabilirsiniz. Sonrasında da geriye yarattığınız bu güzelliği karşınıza alıp mutlu olmak kalır…

Конец ознакомительного фрагмента.

Текст предоставлен ООО «Литрес».

Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

1

Nature – A Measure of Happiness.

2

Ruut Veenhoven – Conditions of Happiness.

3

16 Temmuz 2017, Business Insider.

4

Ahuvia, A., Thin, N., Haybron, D. M., Biswas-Diener, R., Ricard, M., & Timsit, J. (2015). Happiness: An interactionist perspective. International Journal of Wellbeing, 5(1), 1-18. doi:10.5502/ijw.v5i1.1.

5

bannerbanner