
Полная версия:
Kazak Tiyatrosunda Kadın Meselesi
1920’li yıllarda tiyatro ile uğraşan ve kadın konusuna duyarlılığı ile dikkat çeken, yazdıkları piyeslerde bu konuyu ele alan Kazak yazarlardan bazıları, Mirjakıp Duvlatulı, Jüsipbek Aymavıtulı, Saken Seyfullin, Jiyengali Tilepbergenulı, Koşmuhambet (Koşke) Kemengerulı ve Muhtar Avezulı gibi yazarlardır.
Mirjakıp Duvlatulı (1885-1935)
Mirjakıp Duvlatulı, Kazak edebiyatında İsmail Gaspıralı’nın açtığı yolda ceditçi düşünceye bağlı kalarak farklı türlerde eser veren tanınmış edebî bir şahsiyettir. 25 Kasım 1885’te Torgay şehrinde Argın boyu içinde dünyaya gelen Duvlatulı, ilk olarak avulunda eski usul eğitim veren avul mollasından eğitim almıştır. Ancak Duvlatulı, daha sonra kendisi de ifade ettiği ve yazdığı eserlerinde tenkit ettiği gibi, avul mollasından hiçbir şey öğrenmemiş, hatta sadece dayak yiyip, eziyet çekmiştir (Mukanov 2008: 100; Toğısbayev-Sujikova 2009: 62; Arıkan 2008a: 105). Duvlatulı, 1897 yılında Torgay şehrindeki iki sınıflı Kazak-Rus okuluna başlamış, 1902 yılında bu okulu bitirerek 1902 yılından 1909 yılına kadar kendi bölgesinde öğretmenlik yapmıştır (Mukanov 2008: 100).
1904 yılında, yeni yetişen gençlerin kendine örnek aldığı Kazak aydınlarından biri olan milliyetçi Kazak aydını eğitimci Ahmet Baytursınulı14 ile tanışmıştır. Ahmet Baytursınulı ile tanışması onun milliyetçi fikirlerinin gelişmesine tesir etmiştir. Duvlatulı, bu dönemde Çar karşıtı faaliyetlere ve darbe girişimine katılmıştır. Ombı ve Karkaralı şehirlerinde Ahmet Baytursınulı ekolünden aldığı derslerin ardından, Duvlatulı’nın siyasî düşünceleri şekillenip gelişmiştir. 1905 yılından itibaren Mirjakıp Duvlatulı, milliyetçi Kazak aydınları Ahmet Baytursınulı ve Alihan Bökeyhanulı ile birlikte Kazak aydınları arasında başlayan bağımsızlık ve eşitlik fikirlerini dile getiren önemli bir Kazak aydını olmuştur (Koç vd. 2007: 486).
1909 yılında Kazan’da Şark Matbaası’nda onun “Oyan, Kazak!” adlı şiir kitabı yayımlanmıştır. Bu eserde o, millî duruşunu açık bir şekilde ortaya koymuştur. “Oyan, Kazak!” Kazak halkı tarafından büyük beğeniyle karşılanmıştır. Mirjakıp Duvlatulı, bu kitabıyla büyük bir üne kavuşmuş ve Kazak halkının gönlünde taht kurmuştur. Ancak Mirjakıp’ın “Oyan, Kazak!” şiir kitabı çıkmasıyla birlikte Rus makamları tarafından takibe alınmıştır. Mirjakıp Duvlatulı, Kazak edebiyatının ilk romanı sayılan nazım-nesir karışık olarak yazdığı “Bakıtsız Jamal” adlı romanı 1910 yılında Kazan’da Kerimov kardeşler matbaasında yayımlamıştır. O, aynı dönemde çeşitli yerlerde yayımlanan gazete ve dergilere yazılar göndermiştir, özellikle de “Aykap”15
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.
1
Türkiye’deki modernleşme hareketleri Osmanlı Devleti’nde Tanzimatla birlikte başlamış, Meşrutiyet ile devam etmiş, daha sonra Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte Türkiye’de hız kesmeden sürmüştür. Türk Kadın Hareketi de bu modernleşme sürecinin bir ayağını oluşturduğundan, Osmanlı’da Tanzimat ile başlayan Türk Kadın Hareketi, Cumhuriyet’e intikal etmiştir. Hülya Argunşah’ın ifadesiyle, “19. yüzyılı 20. yüzyıla, Osmanlı Devleti’ni Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlayan kadınlardır.” (Argunşah 2016b: 12) Bu çalışmada da Türkiyedeki Türk Kadın Hareketi Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi olmak üzere ele alınmıştır.
2
Rus Çarlığı döneminde lise düzeyindeki okullar.
3
Farklı coğrafyalarda yaşayan yenilikçi Türk aydınları, aynı dönemlerde aynı düşüncelerle, ancak kadınların yükselişiyle kendi toplumlarının yükselişinin mümkün olacağı görüşünde birleşirler. Hatta onların meseleye daha geniş bir perspektiften bakarak kadının yükselişini insanlığın yükselişi olarak değerlendirdikleri de görülür. Bu konuda Türkiye’de Tevfik Fikret Hemşirem İçin şiirinde: “Elbet değil nasibi mezellet kadınlığın/Elbet değil melekliğin ümidi zulm ü şer/Elbet sefil olursa kadın, alçalır beşer/Lâkin bu gün hep onlara â’id yığın yığın/Endîşeler, kederler, eziyetler, iğneler!…” (Tevfik Fikret 2004: 471) mısralarında kadının eziyet görmesini ve toplumda yok sayılmasını insanlığın alçalmasıyla eş görür. Tevfik Fikret gibi Azerbaycanlı yenilikçi Türk aydını Hüseyin Cavid de, alçalmış insanlığın ancak kadınla birlikte yükselebileceği düşüncesini dile getirir: “Kadınsız ülke çabuk mahvolur, zavallı kalır./Kadın elile fakat bahtiyar olur şu cihan,/O bir melek… onu takdis eder büyük Yaratan./O pek sevimli, güzel, ince, nazlı bir hilkat,/ Onun ayakları altındadır fakat cennet:/Kadın gülerse şu ıssız muhitimiz gülecek,/Sürüklenen beşeriyet kadınla yükselecek…” (Hüseyin Cavid 2013: 311). İki şairin kadın meselesine bakışları ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. (Tiken 2014: 237).
4
Erkek tarafının kız tarafına vermekle yükümlü olduğu mal mülk, bir çeşit başlık parasıdır. Konargöçer hayat yaşayan Türk boyları arasında Rus Çarlığı’nın istilasından önce de var olan kalınmal geleneği, konar-göçer hayatın önemli bir geleneği idi.
5
“Kadının kurtuluşu” konusunda ayrıntılı bilgi için “Marks, Engels, Lenin Kadın ve Aile” adlı kitap için bkz: http://www.kurtuluscephesi.org/orjinal/melaile.pdf (son erişim 20.03.17)
6
Aleksandra Mihailovna Kollontai (1872-1952). Tanınmış Rus komünist devrimci kadındır. Önce Menşeviklerin tarafında olmasına rağmen, 1914’ten sonra Bolşeviklerin safında yer almıştır. Kollontai, Sovyet Rusya’nın görevlendirdiği ilk kadın büyükelçilerden biridir. O, Sovyet Rusya’nın Norveç Büyükelçiliği görevini yürütmüştür. Kollontai aynı zamanda yazardır. Kollontai hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Porter 1980.
7
Rus yazarı İvan Gonçarov’un (1812-1891) 1859 yılında yazdığı Oblomov romanının başkahramanıdır. Romanda soylu toprak sahibi Oblomov’un hiçbir amacının olmaması, hiçbir işte dikiş tutturamaması, tembelliği ve nihayet anlamsız hayatı içinde kendini bir eve hapsederek hayatını devam ettirmesi anlatılır. Zaman içerisinde Oblomov ve Oblomovculuk tembelliğin, amaçsızlığın ve anlamsız bir hayatın sembolü haline gelmiştir.
8
Ekim Devrimi’nden sonra Sovyet devrinin yeni kadınını temsil eden “Devrimci Kadın” imajı ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. Kınacı 2012, Kınacı 2014, Kınacı 2016a.
9
Stalin’in Kızıl Kırgın döneminde öldürülen Alaş aydını Koşke Kemengerulı’nın adı ve eserleri edebiyat tarihlerinden çıkarılarak tamamen silindiği için, Sovyet devrindeki kaynaklarda 13 Ocak 1926’da Kazak Millî Tiyatrosu’nun Muhtar Avezulı’nın Enlik-Kebek trajedisi ile perdelerini açtığı yazmaktadır. Sovyet devrinde bu şekilde bilgi veren bir kaynak için bkz. (Kazak SSR 4-Tom Kıskaşa Entsiklopediya 1989: 321).
10
Avul: Kazak konar-göçer hayatı içinde birkaç çadırdan meydana gelen yerleşim birimi.
11
I. Dünya Savaşı devam ederken, 25 Haziran 1916’da Çarlık Hükümeti daha önce askere alınmayan Türkistanlılardan 19-43 yaş arasındaki erkekleri cephe gerisinde, silahsız olarak çalıştırmak üzere (siper kazma, yol açma, köprü inşası…) askere alma kararı çıkarmıştır. Alınan karara göre, Kazakistan’dan ve merkezi Asya’dan 400 bin kişi, bu rakamın içinde Kazakların yaşadığı bütün bölgelerden 240 bine yakın asker alımı planlanmıştır. Ancak o günün şartlarında Kazaklar arasından bu kadar kişinin askere alınması, sosyal ve ekonomik açıdan Kazakları felakete uğratacak bir durumdur (Kınacı 2016b: 74). Doğal olarak Kazak halkı çocuklarının savaşa götürülmesini üstelik de silahsız olarak cephe gerisinde çalıştırılmak üzere götürülmesini istememiştir. Bu durum askere alım listelerini hazırlayan yerel yöneticiler tarafından kullanılmış, bir çıkar aracı olarak değerlendirilmiştir. Yerel idareciler, listelerde yaptıkları tahrifatlarla istedikleri kişileri askere gönderirken, istedikleri kişileri listelerden çıkarıp bunun karşılığında ailelerden para almıştır. Dolayısıyla halk, hem Çarlık kanunları hem de yerel idarecilerin keyfi uygulamaları nedeniyle 1916’daki zorunlu askere alma sürecinde zarar görmüştür ve büyük bir sıkıntı yaşamıştır. Sovyet devrinde 1916 süreci ve bu süreçte halkın yaşadığı mağduriyetler Kazak edebiyatında sıklıkla işlenen konulardan biri olmuştur.
12
1917 Ekim Devrimi sonrasında 1918-1922 yılları arasında Bolşeviklerle ona muhalif olanlar arasında yaşanan iç savaştır. Beyaz Ordu kuvvetleri ile Kızıl Ordu kuvvetleri arasındaki mücadeleyi Kızıl Ordu kazanarak Rusya’da Sovyet Hükümeti’nin kalıcılığı resmileşmiştir.
13
Sovyet Devrinde Kazak edebiyatında roman türü esas alındığında da Ekim Devrimi sonrasında kadınlara verilen eşitlik ve hürriyeti dile getiren çok sayıda eser yazılmıştır. Bunların bir kısmı mesela Akbilek ve Botagöz adlı romanlarda olduğu gibi, doğrudan yeni devrin kadın imajını temsil eden bir kadın kahramanın hayatı etrafında şekillenir (Kınacı 2012; Kınacı 2014; Kınacı 2016a). Bunun dışında Sovyet devrinde yazılan hemen hemen her romanda yeni devrin aydın kadın tipini yansıtan kadın kahramanlar mutlaka yer alır. Bunlara örnek olarak Adaskandar/Möldir Mahabbat romanlarındaki Hakime Asiya Bektesova, Azamat Azamatıç romanındaki Kayşa, Ösken Örken’deki Asiya Alimova gibi yeni devrin kadın kahramanları verilebilir. Konuyla ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. (Kınacı 2016b: 399-428).
14
Ahmet Baytursınulı’nın hayatı ve edebî şahsiyeti hakkında bkz. Biray 2011.
15
Aykap dergisi: 1911-1915 yılları arasında Troisk şehrinde Kazaklar tarafından çıkarılan dergidir. Mirjakıp Duvlatulı bu dergide Kazakların o günkü en önemli sorunlarını ele almış, özellikle de o dönemin en önemli sorunlarından biri olan yer-toprak meselesi ve Çarlık’ın Kazak topraklarında yürüttüğü Rus iskân siyaseti üzerine yazılar yazmıştır. Konuyu örneklendirmesi açısından Aykap’ın 1911 yılı 11. sayısında Azamat Alaşuglı imzasıyla yayımlanan Mirjakıp Duvlatulı’nın “Jer Meselesi” başlıklı yazısı için bkz. Negimov 2010: 180-183.
Вы ознакомились с фрагментом книги.
Для бесплатного чтения открыта только часть текста.
Приобретайте полный текст книги у нашего партнера:
Полная версия книги
Всего 10 форматов