
Полная версия:
Bir Arpalık Yer

Resim: Katerina Kornaro
“En etkileyici yapılardan biri, bitmemiş bırakıldığı için geriye dönük Lüzinyan tarzında, görkemli kemerleri ile 16. yüzyıldan kalma yıkık Gotik Ayios Mamas kilisesidir” (Economidou, 2017, 22 Temmuz). “Kayıtlara göre Kıbrıs Kraliçesi Catherine Cornaro köyü ziyaret etti ve Ayios Mamas kilisesini inşa etti” (Konstantinou, 2020, 7 Kasım). Bazı kayıtlarda şapel olarak geçen yapı, gotik özellikler taşımaktadır. Cornaro’nun ayrıca, köyde bir mağarayı oydurtarak içerisine sığınak kurduğunu ve bu sığınağa, bölgeye akın ettiği sırada öldürtülen Aziz’inin mezarını yerleştirdiği, köyün adının bu Aziz ile ilişkili olabileceği de düşünülmektedir. Yunan kayıtlarında Katherine Kornaro’nun Yunan kanından geldiği için yerli halkın popülaritesini kazandığından ve Yunanca konuştuğundan da söz edilmektedir (Grivaud, 2011). Kornaro, Kıbrıs’ta 300 yıllık (1192-1489) Luzinyan döneminin son hükümranıdır ve ada bu dönemden sonra Venediklilerin yönetimine geçmiştir. Arpalık köyündeki tarihi eserlere bundan sonra Osmanlı’nın hükümranlığı döneminde rastlanmaktadır. “Köydeki cami ve okul, köyün eski mezarlığı üzerine yapılmıştır.

Resim: Güney Kıbrıs Sınırlarında Kalan Arpalık Köyünün Camisi Bugün Neredeyse Yerle Bir Olmuştur.
Hemen okulun ve caminin arkasında Osmanlı zamanından kalma “şehit mezarları” olduğu söylenen mezarlar vardı. Bunlar Kıbrıs’ın fethine katılmışlardı. Mezar taşları, sert badem taşından oyulmuş ve kavuk şeklinde idi” (E. Arpalıklı’dan aktaran, Nesim, 2021,s.52). Kıbrıs Vakıflar İdaresi’nin kayıtlarında da Güney Kıbrıs’ta Osmanlı döneminden kalma camiler arasında, köydeki ibadethane, Arpalık Camii olarak geçmektedir. 1898 yılında Cami-i Şerif Vakfına ait olan ve vakfın malvarlıklarını kaybetmesi nedeniyle, tamir masraflarının karşılanamadığı belirtilen camii günümüzde tamamen yıkılmıştır(http://www.evkaf.org/22.02.2022).

Resim: Osmanlı İmparatorluğu Döneminde Arpalık Köyünün İleri Gelenleri3. Bu Resim, Tarihi Açıdan Ulaşılabilen En Eski Görsel Olarak Bilinmektedir.
Köyün adının bu dönemde değiştirilmesi, kimine göre efsane kimine göre gerçek öyküye dayanmaktadır. Köylülerin atalarından duyduklarının aktarılmasından yola çıkarak, Osmanlı’nın Kıbrıs’ı fethi sırasında görev yapan ve ödüllendirilmek istenen bir kumandanına, Hristiyan adı taşıdığı için kimsenin talip olmadığı Arpalık (Ayios Sozomenos) köyü, borazancının borusunun duyulduğu yere kadar verilmiştir. “Bu komutana tımar olarak verilen ve bölgeye yerleşen askerler bu araziyi ve aileleri eker-biçer onda birini de öşür olarak devlete verirlermiş. Böylece bu topraklar, askerlerin atlarının bakım yeri ve arpa yetiştirilen yer olduğu için adı da ‘Arpalık’ olmuş” (Nesim, 2021, s.55).
“Tımar, Anadolu Selçuklularında ve Osmanlı’da belirli görev ve hizmet karşılığında kişilere verilen yıllık geliri 3000-20000 akçe olan anlamına gelen topraktır” (Erciyas, 2011,s.438). İngiliz Sömürgesinin ada yönetimini ele geçirmesiyle birlikte, 1882’den 1958’e kadar ise köy, Hristiyan döneminde anıldığı şekliyle Ayios Sozemonos olarak kullanılmıştır. Kıbrıs’ta toplumsal çatışma sonucu yerinden edilenlerin göç haritasını çizen Oslo Barış Araştırmaları Enstitüsü (Peace Research Institute Oslo (PRIO)’nün Kıbrıs’taki merkezi, Ayios Sozomenos (Aziz Sozomenos)’un adının, İngiliz Sömürge İdaresi’nin son döneminde 1958’de Kıbrıslı Türker’in Arpalık olarak değiştirmesine izin verdiğinden söz etmektedir.

Resim: 27 Kasım 1959’da Yayımlanan Nacak Gazetesi’nin 3’üncü Sayfasında Yer Alan Haberde, Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu’nun Gerçekleştirdiği Toplantısında, Köy İsimlerinin Son Hâli Yer Almaktadır.
İngiltere’nin egemenliğinden kurtulup, adayı Yunanistan’a bağlamak (Enosis) için Rumların 1 Nisan 1955 tarihinde EOKA aracılığıyla Ada genelinde terör saldırılarına başlaması ve ardından Enosis’e karşı çıkan Türkleri de hedef almasıyla birlikte İngilizlerin Türkler üzerindeki baskısını azalttığı dönem olarak görülmektedir. Kıbrıslı Türkler de kendilerini savunmak için kurdukları Volkan, Kara Çete ve 9 Eylül isimli yer altı teşkilatlarının ardından Kasım 1957’de Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT)’yi kurarak tüm direniş gruplarını bir çatı altında toplamış, süreç içinde Türkiye Cumhuriyeti’nin desteği sağlanarak 1 Ağustos 1958 tarihinden başlayarak yeniden yapılanma gerçekleşmiştir. Kurulan TMT, Rumların terör örgütü olan EOKA’nın her türlü saldırılarına karşı Kıbrıs Türkü’nü korumuştur. Yapılan uluslararası antlaşmaların devamında 1960 yılında Kıbrıs Cumhuriyeti kurulmuş Kıbrıs Türkü’de ortak cumhuriyetin siyasi olarak eşit statüye sahip iki toplumdan birisi olarak yerini almıştır.

Resim: Kıbrıs Cumhuriyeti Antlaşmalar İmzalanırken (11 Şubat 1959, Zürih).
Kurulan ortak cumhuriyetin ömrü uzun olmamış, Rum-Yunan ikilisinin anayasada yer alan ve Kıbrıs Türkü’ne Rumlarla eşit siyasi haklar sunan 13 maddelik değişiklik isteğini iletecektir. Değişikliği istenen 13 madde Kıbrıs Türkü’ne ortak cumhuriyette anayasayla tanımlanan eşit iki halk statüsünü ortadan kaldırmasını ve azınlık haklarının önerilmesini içerdiği için Kıbrıs Türk Liderliği ve Garantör Ülke Türkiye Cumhuriyeti tarafından kabul görmemiştir. Kıbrıs Türk Liderliği tarafından uygun görülmemesi nedeniyle Kıbrıs Türkü’ne yönelik saldırılara ve toplu katliama dönüşmüştür. Kıbrıs’ta 1963’te başlayan olaylar, adada yaşayan Türk ve Rum toplumlarının, hatta azınlıkların yaşamını derinden etkilemiş, yüzlerce insanın ölümüne, yaralanmasına, binlerce kişinin göç etmesine neden olmuştur. 1963’de iki toplum arasındaki çatışmalar can ve mal güvenliğini tehdit ettiğinden, zorunlu göçler yaşanmıştır. Ardından 1963 Aralığında çizilen yeşil hatla birlikte Türkler ve Rumlar kısmi olarak birbirinden ayrılmaya başlamıştır. Yaşanan olaylar neticesinde Kıbrıs Türkü 103 köyü boşaltmak zorunda kalmış, bu göçlerden birisi de Arpalık Köyünde yaşanmıştır.
20 Temmuz 1974 ve 14 Ağustos 1974 tarihlerinde gerçekleştirilen Barış Harekatı’nın sonucunda, ada ikiye bölünmüş, Türkler Kuzey’de, Rumlar ise Güney’de konuşlandırılmıştır. Böylece aralarında Arpalık (Ayios Sozemonos) köyünden ayrılanların da bulunduğu yüzlerce Kıbrıs Türkü, yeni toplumsal düzende göçü ikinci kez yaşamıştır. Tarihsel olarak bakıldığında, Kıbrıs’ta meydana gelen olaylar genellikle Hristiyan Rumlar ile Müslüman Türkler arasındaki etnik duruma ve Rumların Enosis isteğine dayandırılmaktadır. Günümüzdeyse bu sorun, uluslararası kamuoyunda, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği gibi uluslararası kuruluşların nezdinde “Kıbrıs Sorunu” olarak anılmaktadır. Kıbrıslı Türkler açısından ise, savaşın izlerini sileceği beklentisiyle, “yeni devletin temelleri” olarak görülmüştür.
Arpalık Köyünün Genel Durumu
Köyün tarihsel süreci ve coğrafi konumu nedeniyle önemini Nesim; “Kıbrıs’ta İngiliz idaresi döneminde, “1882 tarihli Kitchener Haritası’nın 10-2 No’lu paftasında Ay Sozomenos köyünü, dağını, Yayla deresini ve su kanallarını görüyoruz. Köyün adı üzerinde, Türk ve Rum köylerini gösteren hilal işareti var, haç işareti yoktur” (Nesim 2012,s.56) diye aktarmaktadır.


Resimler: Kıbrıs’ta Osmanlı Hükümranlığının İngiliz Sömürge İdaresine Geçiş Sürecinde Türk Mezarlığı Bulunan Bölgeler.
Arpalık köyü Kıbrıs adasında ‘Gelin Panayırı’ ile ün salmıştır. Geleneksel olarak Kıbrıslı Rumlar tarafından Kasım ayında düzenlenen panayıra, “Niffi” de denmekteydi. “Yani “gelin panayırı”, yerli Rumların panayırı idi. Adak yakıp da adakları kabul edilip koca bulan ciraların (Rum kadınların), bir sene sonra panayır günü toplu olarak Lefkoşa metropoliti tarafından nikâhları kıyılırdı” (E.Arpalıklı’dan alıntılayan, Nesim, 2021,s.55). Arpalık köylülerinin anlatılarında panayır olarak geçen etkinlikte, o yıl Kıbrıs’ın her yerinde evlenen Rum çiftlerin de tören kıyafetleriyle köye gidip, Ayos dedikleri mağaradaki ibadethanede mum yaktıkları yer almaktadır. Bu geleneğin bugün bile devam ettirildiği bilinmektedir. Rum Başpiskoposlarından Trimythountos Grigorios’nun anlatımına göre, 1912’de bu mağara İngiliz sömürge zamanında mahkeme kararı ile köyde yaşayan azınlık Rumlara ait olarak kayıtlara geçirilmiştir (Vasilaki, 2017). Arpalık’ta yaşayan Türkler de panayırın en büyük özelliğinin, yıl içinde evlenen tüm çiftlerin, gelinlik ve damatlıklarıyla köye gelmesi, kendilerinin ise köyde ürettikleri çeşitli ürünlerini panayırda sattıklarından söz etmektedir.

Resim: Bir Grup Arpalık Köylüsü, Eğlenirken.
Köydeki yaşama dair konuşan Potamia (Bodamya-Dereliköy)’ün eski Belediye Başkanı Antonis Michael’e göre; “İşçiler vardı. Hayvanların ihtiyaçları olan alet edevatı yapan kişilerdi. Ve birçok şeyi yapabilen becerikli insanları vardı. Lefkoşa’dan ve civar köylerden sipariş için bu köye gelinmekteydi” (Vasilaki, 2017). Köylülerin özellikleri, genellikle ziraat ve hayvancılıkla uğraşan; kadın erkek oranının dengeli olduğu bir nüfusa sahip; müzik, eğlence, yeme- içmeyi seven, imece usulü yardımlaşma duygusu yüksek, çalışkan, sevdiklerine karşı çok korumacı, toprak sahibi, cesur insanlar olarak sıralanmaktadır.
Köyde eğitime büyük önem verilmekteydi. İlkokul seviyesinde bir Türk bir de Rum okulu bulunmaktaydı. Rum nüfusun azlığı ve okul çağı çocuk sayısının sınıf açtırmakta yetersizliği nedeniyle, Rum çocukların Türk çocuklarla birlikte bir dönem Türk okuluna da gittiği belirtilmektedir.
Adanın başkenti Lefkoşa merkez alındığında, Arpalık köyü, kentin Güney’inden 11 Mil uzağında, haritada ise adanın tam ortasında yer almaktadır. Güney’de Lefkoşa-Larnaka anayolu üzerinden ulaşım sağlanan köyün, en yakın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti sınırı, 5 kilometre mesafeyle, Akıncılar’dır.
Yapılan röportajlardan elde edilen bilgiler ışığında Rumların köyde nüfus olarak azınlıkta ve yaşlı birkaç aileden oluştuğu, onlarında 6-7 Şubat 1964 tarihinde yaşanan çatışmalarda Türkler tarafından korunarak İngiliz Askerlerine teslim edildiği bilinmektedir.
6 Şubat 1964 Tarihinde Yaşanan Çatışmanın Ardından Arpalık Köyü
6 Şubat 1964’de yaşanan çatışmaların ardından, köydeki kerpiçten yapılan evlerin tümü de neredeyse yerle bir olmuş hâldedir. Keriman-Hüseyin Arpalıklı çiftine ait, tek kat, betonarme olarak inşa edilen ve yıkılmayan tek ev ise, konumu itibarıyle 1964’den sonra Rum Millî Muhafız Ordusu tarafından ikinci kat eklenerek, askerî mevzi olarak kullanılmıştır. Evin duvarlarında hala 6 Şubat gününden kalan kurşun izleri ve Rumca yazılar mevcuttur.

Resim: Keriman Arpalıklı, Yıllar Sonra Köyünü ve Evini Torunu ile Ziyaret Ediyor.
Köy, 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sonrası, adanın ikiye bölünmesinin ardından, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin sınırları içerisinde kalmıştır. 600 yıl önceye tarihlendirilen Hristiyanlıkla ilgili dinî yapıların ise, kerpiç evlere inat ayakta ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından koruma alanı içinde olması dikkat çekmektedir.
Arpalık köyü ile ilgili Rumlar tarafından yapılan genel yorumlar incelendiğinde;
“Bölge ezici bir nostalji duygusu ve terk edilmiş bir yerin eşsiz mistik enerji hissini uyandırır niteliktedir. İnsanlar bir zamanlar orada yaşıyordu. Kerpiçten yapılmış evler, gerçekte olduklarından çok daha eski görünerek, bakım yapılmadan yavaş yavaş soldu” (Economidou, 2017, 22 Temmuz).
“Arpalık – Sessizliğin dinlenmenize izin vermediği yer…” (Konstantinou, 2000, 7 Kasım). Köyün yokoluşluğu, ‘ıssız, virane, harabe, hayalet, lanet’ gibi kavramlarla anlatılmaktadır.
Köyün civarında bulunan tarımsal araziler ile su kaynakları ve çakıl madenindeki doğal zenginlikler, bugün Rum hükümetinin gözetiminde, bölgedeki Rumlar ve hükümetten izin almış şirketlerce çalıştırılmaktadır. Güney Kıbrıs’ta hükümetin çalışmalarının yanı sıra, bazı üniversitelerin özellikle mimari yapılar ve yer altı su kaynakları gibi maden araştırmalarında akademik inceleme yapmak için Arpalık köyünü mekan olarak seçtiği, burada sergi gibi aktiviteler gerçekleştirdiği, ayrıca sosyal etkinlik olarak bisiklet turları ve konserler düzenlendiği de yapılan araştırmada görülmüştür.

Resim: Cehennemin Sınırında, Psychedelic Stoner Rock (Heavy Metal) Festivali (Economidou, 2017, 22 Temmuz).

Resim: Atıl Durumda Bırakılan Arpalık (Ayios Sozomenos) Köyünde 25 Eylül 2015’de Gerçekleştirilen Kıbrıs Rallisi’nin Eleme Yarışından Bir Görüntü.
Kıbrıs’ın Güney’inde bulunan ve Türkler tarafından terk edilen 70 yerleşimden biri olan Arpalık köyü ile ilgli araştırtma yapan Atina Mimarlık Mühendislik Okulu NTUA Öğrencisi Andri’nin çalışmasında, köyün tarihi ve korunan anıtları, doğal çevresi, Lefkoşa’ya kolay ulaşımı, coğrafik durumu nedeniyle önemli olduğu vurgulanmaktadır (Andri, 2014).
Kıbrıs görüşmeleri kapsamında, alınan siyasi kararla sınır kapılarının Nisan 2003 tarihinde geçişlere karşılıklı olarak açılması, Arpalık köylülerinin, 39 yıl aradan sonra köye ilk kez adım atmalarına vesile olmuştur.

Resim: Arpalık Köyüne Genç Kuşaklarla Gerçekleştirilen Ziyaret (2015).
Kapıların açılma sürecini ve yaşananları Cahit; “…kapıların birdenbire açılması, her iki toplum için yepyeni dinamik, etnik temasların başlamasına… her iki toplum insanının ötekini yeniden tanımasına vesile oldu” (2009, s.455) diye aktarmaktadır.
Köye gerçekleştirilen ziyaretlerde ilk göze çarpan, Rumların yerleşim merkezinin civarında, başta kuru ziraat olmak üzere çeşitli tarımsal faaliyetler gerçekleştirildiğidir. Arpalık köyüne komşu Dali, Bodamya ve Yeri’den gelen Rum çiftçilerin, bölgedeki su kuyularını mütemadiyen kullandığı bölgede yapılan ziyaretlerden ve çobanlardan alınan bilgiyle tespit edilmiştir.

Resim: Arpalık Köyü Sınırındaki Sürülü Tarlalar ve Sulama Sistemi.
Arpalık köyünün “Konumunun özelliğini, benzersizliğini dere yatakları ve uzun uzun gözün alabildiği vadisiyle bakir doğası tamamlamaktadır… Dere yatakları ve yamaçlar Natura 2000 elektronik ağıyla (Rum hükümetince) korunmaktadır” (Andri, 2014). Köyün içerisinden geçen Bodamya deresi, oradaki bakir doğanın canlı kalmasına katkı sağlamaktadır. Rum özel ve resmi makamları, bugün bile bölgenin doğal zenginliklerinin korunup, 1964 öncesi Kıbrıs Türk yaşamını yansıtmayan biçimiyle (Türk mezarları ortadan kaldırılmış, okul yok edilmiş, cami ve Türk Evleri yıkılmış, bölgedeki verimli zeytin ağaçları ortadan kaldırılmış durumdadır) turizme açılması konusunda çaba harcamaktadır.

Resim: Arpalık Köyünde, Mezar Olduğuna İnanılan Dikili Bir Taş.
Arpalık Köyünden Ayrılanların Demografik Yapısı ve Sosyal Yaşamı
Arpalık köyünde çatışmaların yaşandığı 6 Şubat 1964 öncesi4 doğanların en genci şu an 60 yaş dolaylarında orta yaşlı olup, bunun üzerinde olan nüfus giderek yok olmaktadır. Yaşanan çatışmalar ve göç, Arpalık köylülerinin nüfusunu da etkilemiştir. Köyde doğup büyümeyen ancak ailesiyle ilişkilendirdiği manevi bağlar sayesinde kendisini Arpalıklı sayan genç nesil dahi bugün orta yaş kategorisine yer almaktadır. Elde edilen veriler analiz edildiğinde, halk göç etmeden önce köyde 50 Türk ve 5 Rum aile yaşamaktaydı5. “Ayios Sozomenos, 1992 nüfus sayımına göre içinde ikamet eden olmayan ve “ölü bölge” olarak adlandırılan alanla çevrilidir” (Şabanlar, 2017).

Resim: Arpalık Köyünün Göç Hareketleri Tarihlere Göre Veriliyor. TC (Turkihs Cypriot) Kıbrıslı Türleri, GC (Greek Cypriot) Rumları Anlatmaktadır. 1831 Tarihli Nüfus Sayımında Yalnızca Erkek Nüfus Gösterilmektedir6.
Köyden göç eden nüfusun yaklaşık 200 kişi olduğu belirtilmektedir. Kıbrıslı Türkler, göçle birlikte Kuzey kesiminde kalan Akıncılar köyüne, Rumlar ise Güney’de Türkçe adı Dereli olan Potamia (Bodamya) köyüne göç etmişlerdir. Arpalıklı Türkler, 1974 Barış Harekâtı’ndan sonra nüfus mübadelesi kriterleri çerçevesinde Rumca adı Argaki (Argaca) olan Akçay’a kitlesel olarak yerleştirilmiştirler. Mesarya bölgesine de münferit olarak yerleşen Arpalıklılar olduğu tespit edilmiştir. Toplumlararası diyalog ve Kıbrıs müzakerelerini desteklemek üzere oluşturulan ‘Kıbrıs’ta Ülke İçi Zorunlu Göçler Projesi:(PRIO Cyprus Center)’in verilerine göre “1831 Osmanlı nüfus sayımında (yalnızca erkekler sayılıyordu) Müslüman Türk nüfusu, Rumlardan %50,7 oranında, daha fazlaydı. 1891’de bu oran %69’a yükseldi. Britanya dönemi boyunca, köyün Kıbrıslı Türk nüfusu istikrarlı bir artış gösterirken, Kıbrıslı Rumların sayısı giderek azaldı. 1960’da Kıbrıslı Rumların nüfus içindeki payı sadece %12,6 idi”. Yine aynı projede, Türk ve Rum halklarının karma yaşadığı köyler 1891’lerde 346 iken, cumhuriyetin kurulduğu 1960 yılında 114’e düşmüştür. Daha önce de belirtildiği üzere, 6 Şubat 1964 çatışmaları sonrası, köy boşaltılmıştır. 1992 yılında demografik özellikleri belirlemek için gerçekleştirilen nüfus sayımına göre, “Agios Sozomenos’ta yerleşim yok, ancak az sayıda yer bölgedeki Kıbrıslı Rum yetiştiriciler tarafından kullanılıyor” diye belirtilmiştir (Quarrıes Latouros Ltd. 2008, Kasım).
Söz konusu araziler, İngiliz idaresinden itibaren İngiliz hükümetinin belirlediği destebanlarca (kır bekçisi) denetlenmekteydi. İngiliz yönetiminin, 1958’den sonra, yerel yönetim seçimlerine izin vermesiyle, Arpalık köyünde, nüfus oranına bakılmaksızın hem Türk hem de Rum muhtarlar belirlenmiştir. Bu tarihten itibaren, Türklerin kamusal işlerine Türk, Rumlarınkine de Rum muhtar bakmaktadır (Samani, H., Mavrada, Samani, M., Georgiou, Ed. Counsell, 2011). Sosyal yaşamda evlilik hem Türk hem de Rumlar için kutsal bir anlam taşımaktadır. Kıbrıs’ı 1625 senesinde ziyaret eden Pietro Della Valle’ye göre Aya Napa Manastırı’ndaki yortuya bazı Müslümanlar da katılmışlardır. Adayı ziyaret eden bir başka gezgin Pokok da 1738 tarihli yazısında, Müslüman erkeklerin, Hıristiyan kadınlarla genellikle evlendiğinden söz etmektedir” (Samani, H., Mavrada, Samani, O., M., Georgiou, Counsell, Partridge, Foster 2011, s. 33). Arpalık köyünde özellikle 1900’lü yıllardan sonra, bu tür evliliklere rastlanmamaktadır.
Kıbrıs’ta Göçler ve “6 Şubat 1964, Kara Perşembe”
Tarihi süreçlere bakıldığında, Kıbrıs’ın geçmişinin hatta bugününün bile, sayısız göç hareketlerine sahne görülmektedir. Bu nüfus alışverişinin en önemli nedenleri, adanın, coğrafik açıdan ulaşılır, jeopolitik anlamda önemli ve doğal kaynaklar bakımından iştah kabartıcı boyutta olmasıdır. Sıralanan nedenlerin sonucu olarak yaşanan göçlerle iki farklı boyutta yüzleşmektedir. İlki açlık, kıtlık, fakirlik gibi ekonomik durumdur. İkincisi ise dinî, uluslararası, ulusal, bölgesel savaşlardır. İşte tüm bu nedenlerin yıllar içerisinde tek bir yere akıtıldığı ‘siyasi bir gölet’ oluşturularak, adaya farklı yönlerden gelen ve giden insan selleriyle sürekli beslenmiştir. Bu akışkan yapı, çalışmamın evrenini oluşturan Arpalık köyünün hem içinden hem civarından geçmiştir.
Kıbrıs Türk tarihine kara leke olarak geçen çocuk yaşta gelin yapılarak Araplara satılan kızların öyküleri, ekonomik göçe bir örnek olarak gösterebiliriz. Kıbrıs’a genellikle eşek, katır almak için gelen zengin ve Müslüman Filistinliler, Kıbrıslı Türk kadınlara da talip olmaktaydı. “Bu nedenle bu genç ve çoğu güzel ama yoksul kızların… dilini, karakterini bilmediği erkeklerin arkasına takılmak ve Kıbrıs’tan Filistin’e giden bir vapura binmekten başka çareleri yoktu” (Cahit, 2011,s.87). Bu olaylar, Birinci dünya savaşının sonu, ikinci dünya savaşının başlangıcına denk gelmektedir. “1930-1958 döneminde, İngilizlerin baskı yasalarının yürürlükte olduğu, dünya ekonomik krizinin Kıbrıs’ı da etkilediği görülmüştür” (Mutluyakalı, 2012, s.66). İngiliz Sömüre idaresinin adadaki ekonomiyi ve yerinden yönetimi tamamen kontrol altına alma girişimi7, o dönem dünyada yaygınlaşan “devletçilik” (Dokuyan, 2015, s.24) anlayışıyla bire bir örtüşmektedir. İngiltere 1940 yılında, içlerinde 50.000 Yahudi sığınmacı da bulunan bütün İtalyan ve Alman ecnebileri sürgüne göndermiştir (2015, s, 47).

Resim: Arpalık (1964/Şubat) Saldırı Sonrası Akıncılara Taşınan Kıbrıslı Türkler.
Adadaki göç hareketleri ise, ekonomik ve uluslararası sorunlardan ziyade, İngiliz idaresinin de uygulamalarının etkisiyle siyasi bir sorun etnik ve milli nedenlere bağlanmıştır. Ada üzerinde Enosis istekleri, Kıbrıs Türkü’nün buna karşı duruşu toplumlararası çatışmaları körüklemiş, 1960’da Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla çatışmalar durmuştur. Rumların 21 Aralık 1963 tarihinde Akritas Planı çerçevesinde Kıbrıs Türkü’ne yönelik planlı ve kapsamlı bir katliama başlaması, iki toplumlu çatışmaların temelini oluşturmuş, Arpalık köyü de bu durumun dışında kalamamıştır. “30 Aralık 1963’de Kıbrıslı Türk çoban Fikret Seferoğlu davarı ile birlikte kayboldu. Ve birkaç yıl öncesine kadar daha bulunamamıştı” (Kızılyürek’ten aktaran, Vasilaki, 2017). Arpalık köylüleri, 17 yaşındaki bu gencin geri iade edilmesi konusunda diplomatik açıdan türlü yollara baş vurmuş olmalarına karşın bir türlü sonuç üretememiş ve iadesi gerçekleşmemiştir. 49 yıl aradan sonra Kıbrıs’taki Kayıp Şahıslar Komitesi tarafından yürütülen çalışmalar sonucunda kemiklerine ulaşılmıştır.
“Fikret Hüseyin, Güney Kıbrıs’taki Alambra’da arazi kazısında tespit edildiğini bildirdi” (Kıbrıs Manşet, 2012, 5 Ekim). “…davarını otlarken kaçırılıp öldürülen Fikret Hüseyin Seferoğlu, bugün Lefkoşa mezarlığında düzenlenen, ailesi ve yakınlarının da katıldığı askeri törenle toprağa verildi… Cenaze töreninde tabutun üzerinde sarılı olan KKTC bayrağı, Fikret Hüseyin Seferoğlu’nun kardeşi Cafer Seferoğlu’na teslim edildi” (TAK 5/10/2012).

Resim: 30 Aralık 1963 Günü Şehit Edilen ve Kemiklerine 49 Yıl Sonra Ulaşılan Arpalık Köyünden Fikret Hüseyin Seferoğlu (Fotoğraf, Enformasyon Dairesi).
Fikret Seferoğlu’nun kaçırılmasından 1 ay sonra, Arpalık köylüleri ile Rum polisi arasında yaşanan gerilim, 6 Şubat günü yaşanan çatışmayla sonuçlanmıştır. Çatışmalar sonucu, 30 yaşlarındaki Mehmet Hüseyin Büyükoğlu, 50 yaşlarında Mustafa Margili, 28 yaşında Ali Mulla, babası Hasan Mulla ve 15 yaşındaki İsmail Mani çatışmalar sırasında aldıkları kurşun yarası ile şehit oldular. Kıbrıs’taki Kayıp Şahıslar Komitesi’nin 30 Aralık 1963’de kaybolan Arpalıklı Fikret Hüseyin Seferoğlu’nun kemiklerine 2012 yılında erişmesiyle, şehit sayısı kayıtlara 6 olarak geçmiştir. Kıbrıs Türk Yönetimi Meclisi’nin, 15 Şubat 1974 tarihli oturumunda, “1974 Şehit ve Hadise Kurbanı Aileleri ve Malûllere Yardım Yasası”nı kabulünün ardından söz konusu yasa en son 2015 yılında tadil edilmiştir.

Resim: Kıbrıs Türk Federe Devleti Başkanı Rauf R. Denktaş’ın, Mehmet Hasan’ın Öldürüldüğünü Gösteren Yazısı (Münevver Seyhani’nin Arşivinden).
Yeni düzenlemeyle göre, 1955 yılından itibaren, yaşanan toplumlararası çatışmalarda kaybolduğuna dair Kayıp Şahıslar Komitesi’ne başvurulan ve kemiklerine ulaşılan kişiler, kimlik tespitine müteakip, ‘Şehit ile Malüller ve Yakınlarını Tespit Komitesi’nce “Şehit” olarak saptanmaktadır.
Bu arada, 6 Şubat 1964 çatışmalarının olduğu sırada, damadından traktörü almak ve kızını ziyaret etmek için Arpalık’ta bulunan Mustafa Osman Margili’nin şehit edilmesine müteakip, köye gitmeye çalışan kardeşi Osman Margili de dağda Rumlar tarafından kaybedilmiştir. Osman Margili, ablasının görümcesi de olan nikahlısı Nebile Büyükoğlu’nun yanına gittiği sırada yolda kaçırılmıştır.

Resim: 1964’de Arpalık Olaylarında Köye Giderken Kaybolan Osman Margili (Yaşar Demirkent’in Arşivinden).