
Полная версия:
Kutadgu Bilig`den Seçmeler
Anlayışın insana faydası çok olur; insan bilgi bilirse aziz olur.
Bütün işini gücünü anlayış yolu ile yap; eline geçen bu zamanı israftan bilgi ile koru.
***Anlayış ve bilgiye tercüman olan dildir; insanı aydınlatan fasih dilin kıymetini bil.
İnsanı dil kıymetlendirir ve insan onunla saadet bulur; insanı dil kıymetten düşürür ve insanın dili yüzünden başı gider.
Dil aslandır, bak, eşikte yatar; ey ev sahibi dikkat et, senin başını yer.
Dilinden eziyet çeken adam ne der, dinle; bu söze göre hareket et, onu daimi hatırda bulundur.
Bana dilim pek çok eziyet çektiriyor; başımı kesmesinler de ben dilimi keseyim.
Sözüne dikkat et, başın gitmesin; dilini tut, dişin kırılmasın.
Bilgili dil için özlü bir söz söyledi; ey dil sahibi, başını gözet.
Sen kendi selametini istiyorsan ağzından yakışıksız bir söz kaçırma.
Söz, bilerek söylenirse bilgi sayılır; bilgisizin sözü kendi başını yer.
Çok sözden fazla fayda görmedim; amma söylemek de faydasız değildir.
Sözü çok söyleme, sırasında ve az söyle; binlerce söz düğümünü bu bir sözde çöz.
İnsan söz ile yükseldi ve sultan oldu, çok söz başı gölge gibi yere serdi.
Çok konuşan kimseye bilgi “gevezelik etti” der, söylemezse de ona “dilsiz” der.
Mademki böyledir, sen fasih dil kullan; dil fasih olursa, insanı yükseltir.
Dili iyi gözet, başın gözetilmiş olur; sözünü kısa kes, ömrün uzun olur.
Dilin faydası çok olduğu gibi, zararı da çoktur; dil bazen övülür, bazen de çok sövülür.
Mademki böyledir, sözü bilerek söyle; sözün gözsüzlere, körlere göz olsun.
Bilgisiz insan, şüphesiz, kördür; ey bilgisiz, yürü; bilgiden nasip al.
Bak, doğan ölür; ondan, eser olarak söz kalır; sözünü iyi söyle ölümsüz olursun.
İnsan iki şey ile kendisini ihtiyarlamaktan kurtarır: biri iyi iş ve diğeri iyi söz.
Bak, insan doğdu, öldü, sözü kaldı; insanın kendisi gitti, adı kaldı.
Kendin ölümsüz bir hayat dilersen ey hâkim, işin ve sözün iyi olsun.
Dili bu kadar övmekten ve arada bir sövmekten maksadım, sözün ne olduğunu anlatmak idi.
Her sözü saklamayı da anlayış hoş görmez; insan lüzumlu olan sözü söyler, gizlemez.
Ey yiğit, ben bu sözü oğlum için söyledim; oğul benden aşağı derecededir ve bana nasıl denk olur?
Ey oğul, bir sözümü sana söyledim; ey oğul, bu nasihatleri ben sana verdim.
Benden sana gümüş ve altın kalırsa sen onları bu söze denk tutma.
Gümüşü bir işe sarf edersen biter, tükenir; sözümü işe sarf edersen, gümüş kazanılır.
İnsandan insana, miras olarak söz kalır; vasiyet edilen sözü tutmanın faydası çoktur.
Ey âlim hâkim, bugün ürkerek, kendi özrümü söylersem, bana kaşını çatma.
***Ey âlim hâkim, dileğim benden sonra geleceklere kalacak bir söz söylemek idi.
Anlayış karşı geldi ve: “İyice dikkat et; sözün yanlış olursa, sana zararı dokunur.” dedi.
Halkın dili kötüdür, seni çekiştirir; insanın tabiatı kıskançtır, etini yer.
Dikkatle bakınca yüküm hafifledi; kendi kendime: “Söyle, içindekileri dök.” dedim.
Sebebini sorarsan, sana söyleyeyim ey mert yiğit, sözümü dinle!
Bu yalnguk (insan) adı insana yanıldığı (yangluk) için verildi; yanılmak (yangluk) insan (yalnguk) için yaratıldı.
Sen bana yanılmayan bir kimse söyleyebilir misin; ben sana yanılan binlerce insan göstereyim.
Bilgi sahibi insan pek azdır; bilgisiz ise, çoktur; bil ki, anlayışsız insan çok; anlayışlı ise nadirdir.
Bilgisiz bilgiliye daima düşman olmuştur; bilgisiz bilgili ile her zaman mücadele hâlindedir.
İnsandan insana çok fark vardır; bu fark bilgiden ileri gelir, sözüm buna dairdir.
Bu sözümü bilgili için söyledim, bilgisizin dilini ben de bilemiyorum.
Benim bilgisiz ile hiçbir sözüm yoktur; ey bilgili, işte ben senin kulunum.
Sözümü sana söylemiş olduğum için, çekinerek, işte böyle senden özür diledim.
Sözü söyleyen yanılabilir ve şaşırır; anlayışlı isterse bunu düzeltir ve tashih eder.
Söz, deve burnu gibi yularlıdır; o, dişi deve boynu gibi nereye çekilirse oraya gider.
Sözü bilerek söyleyen çok kimse var; benim için sözü anlayan azizdir.
Bütün iyilikler bilginin faydasıdır; bilgi ile göğe dahi yol bulunur.
Sen her sözünü bilgi ile söyle; herkesin bilgi ile büyük olduğunu bil.
Söz kara yere mavi gökten indi; insan kendisine sözü ile değer verdirdi.
İnsan gönlü dibi olmayan bir deniz gibidir; bilgi onun dibinde yatan inciye benzer.
İnsan inciyi denizden çıkarmadıkça, o, ister inci olsun ister çakıl taşı, fark etmez.
Kara toprak altındaki altın, taştan farksızdır; oradan çıkınca beylerin başında tuğ tokası olur.
Bilgili bilgisini dili ile meydana çıkarmazsa yıllarca yatsa bile, onun bilgisi muhitini aydınlatmaz.
Anlayış ve bilgi çok iyi şeydir; eğer bulursan onları kullan ve uçup göğe çık.
Anlayış ve bilginin ne olduğunu bilen, bu memleket beyi ne der, dinle.
Dünyayı elde tutmak için, insan anlayışlı olmalıdır; halka hâkim olmak için ise hem akıl hem cesaret gerektir.
Dünyayı elinde tutan onu anlayış ile tuttu; halka hükmeden, bu işi bilgi ile yaptı.
Âdem’in dünyaya indiğinden beri iyi nizam daima anlayışlı insanlar tarafından vaaz edilegelmiştir.
Hangi çağda olursa olsun, bugüne kadar daha yüksek yer daima bilgiliye kısmet olmuştur.
İnsanların kötüsü anlayış yolu ile aşılır; halk arasında çıkan fitne bilgi ile bastırılır.
İşleri bu ikisi ile de halledemezsen, bilgiyi bırak, elini kılıca daya.
Halkı idare eden, hâkim ve âlim beyler bilgisizin işini kılıç ile halletmişlerdir.
Dünyayı elde tutmak için, insanın anlayışlı olması ve halkı itaat altına almak için de, bilgili bulunması elzemdir.
Bu ikisi bir kimsede toplanırsa o tam insan olur; tam insan dünyanın bütün nimetlerine nail olur.
Sen her iki dünyayı arzu ediyorsan, bunun çaresi iyilik yapmaktır.
Eğer kendin iyilik bulmak istiyorsan yürü, iyilik et; başka söze ne hacet.
İnsan ebedî değildir, ebedî olan onun adıdır; iyi kimselerin adı bunun için ebedî kalmıştır.
Kendin ebedî değilsin, adın ebedîdir; adın ebedî olursa kendin de ebedî olursun.
***Eğer halkı idare edecek bir duruma gelirsen işle ve sözle her vakit iyilik et.
Gençlik kaçar ve hayat uçar; bu rüya gibi dünyadan kendin çabuk göçersin.
Hayatı sermaye yap, bunun faizi iyiliktir; bu sana yarın için iyi yiyecek ve giyecek temin eder.
Dinle, insanların iyisi ne der; yürüyen ve nefes alanların hepsi sonunda ölecektir.
Dünyaya nice erler geldi, düşün; bir müddet ömür sürdükten sonra, yine göçüp gittiler.
Gerek bey gerek kul, iyi veya kötü; kendileri öldü, fakat onların nişanı olarak, yalnız adları kaldı.
Şimdi bu yere sahip olma sırası sana gelmiştir; sen herkesten iyi ol ve hep iyilik yapmaya çalış.
Her yaşayan er geç ölecek ve toprağa düşecektir; insan iyi nam ile ölürse adı yaşar.
İnsanların dillerden düşmeyen iki türlü adı vardır: Biri iyi biri kötü; bunlardan biri dünyada kalır.
Kötü sövülür, iyi övülür; iyice dikkat et, canın hangisini ister?
Ey temiz kimse, iyi olursan adını överek anarlar; eğer kötü olursan seni söverek yad ederler.
Küstah Dahhâk neden sövüldü de Feridun neden methe ve ikbale kavuştu.
Biri iyi idi, onu övdüler; biri ise kötü idi, ona sövdüler.
Kötü mü senin için daha iyi, yoksa iyi mi? Sövülmek mi istersin, övülmek mi?
Hangisini canın isterse birini seç; neticesi iyi veya kötü çıkarsa bundan da pişman olma.
Tecrübeli insanın sözü buna benzer; tecrübeli insan elin günün işini bilir.
Bak insan iyi adı ile alkışlanır; adı kötüye çıkmış kimse ölünce beddua alır.
Kötülük yapanı kaç defa tecrübe ettim; takati her gün biraz daha azaldı, sonunda da takatten düştü.
Ey bilgili adam, kaç defa gördüm; kötülerin işi hiçbir zaman ileri gidemedi.
Kötülük ateştir, ateş ise yakıcıdır; onun yolunda geçilebilecek bir geçit yoktur.
Bizden önce göçenlere dikkat edersen, ister halktan, ister dünyayı elinde tutan beylerden olsun, Bunlardan hangileri bilgiyi buldu ise onlar zamaneye ve dünyaya hâkim olmuşlardır.
Dünya beylerinden hangileri bilgili olmuş ise iyi nizam koyanlar ve iyilikte ileri gelenler onlar olmuştur.
Bugün de kimler iyilik ile şöhret kazanmışlarsa, iyilerin başında en önce onlar gelir.
Kim hâkim ve bilgili bir bey olmuş ise o bilgili insanları kendisine yaklaştırmıştır.
O eline aldığı her işi dikkatle yapmış ve bilginin gösterdiği yolda yürüyerek, halkı idare etmiştir.
Memleketini tanzim etmiş ve halkı zengin olmuş; halkın zenginliğini kendisine kalkan yapmıştır.
İyi ad kazanmış, cömertlik ile şöhret bulmuştur; bil ki cömert ölse bile, onun adı yaşar.
Öleceğini bilerek, kendisi için hazırlık yapmış, adını kitaplara geçirerek yaşayanlara bırakmıştır.
Bugün bu kitapları kim okursa onları tanır; onlara benzemeye çalışır ve bundan kendisine iyilik gelir.
Dünyada bilgiden daha aziz ne var? Bilgisiz olduğunun söylenmesi insan için ağır bir hakarettir.
Bilgili ve dünyada tecrübe ile ömrünü geçirmiş olan insan ne der dinle.
Bilgisiz başköşede yer bulursa başköşe eşik ve eşik başköşe sayılır.
Eğer bir âlime eşikte bir yer isabet ederse o eşik başköşeden daha iyi ve yüksek olur.
Bütün bu saygı bilgi içindir; dünyada yeri ister başköşe ister eşik olsun.
Bak, iki türlü asil insan vardır: Biri bey, biri âlim. Bunlar insanların başıdır.
Bunlardan başkalarının hepsini hayvan sürüsü say; hangi tarafı istersen o tarafı tut.
Sen şimdi hangisisin, bana bunu açık söyle; bu ikisinden biri ol üçüncüden kaç.
Biri eline kılıç aldı, halkı itaat altında tutar; biri eline kalem aldı doğru yolu bulup gösterir.
İyi nizam, onlardan kalageldi; bu bir mirastır, kimin eline geçerse onu yükseltir.
Ölüden diriye kalan miras sözdür; miras kalan sözü tutmanın yüzlerce faydası vardır.
Bilgisiz, muhakkak ki kördür; ey gözsüz kör, bilgiden hisseni al!
İnsanın süsü sözdür; bu söz de çok çeşitlidir. Haydi, ey dilim! İyi sözlü insanı öv.
Buna benzer Türkçe bir atasözü vardır; işte onu söylüyorum, şöyle der:
Akıl süsü dil, dil süsü sözdür; insanın süsü yüz, yüzün süsü gözdür.
İnsan sözünü dili ile söyler; sözü iyi olursa yüzü parlar.
Eğer dikkat edersen görürsün ki, dünya beyleri arasında en iyileri Türk beyleridir.
Bu Türk beyleri arasında adı meşhur ve ikbali ayan beyan olanı Tonga Alp-Er idi.
O yüksek bilgiye ve çok fazilete sahip idi; bilgili, anlayışlı ve halkın seçkini idi.
Ne seçkin ne yüksek ne yiğit adam idi; zaten âlemde ferasetli insan bu dünyaya hâkim olur.
İranlılar ona Efrasiyab derler; bu Efrasiyab akınlar salıp, ülkeler zapt etmiştir.
Dünyaya hâkim olmak ve onu idare etmek için, pek çok fazilet, akıl ve bilgi lazımdır.
İranlılar bunu kitaba geçirmişlerdir; kitap da olmasa idi onu kim tanırdı?
Cesur ve yiğit er çok yerinde söylemiş; cesur insan sıkı düğümler çözer.
Bu cihana hâkim olmak için, bin türlü fazilet gerek; yaban eşeğini alt etmek için, aslan olmak gerek.
Dünyaya hâkim olana binlerce fazilet lazımdır; o bunlar ile eli günü idare eder ve sisleri dağıtır.
O bunlar ile kılıç çalar ve düşmanın boynunu keser; memleketi ve halkını kanun yolu ile nizam altında bulundurur.
***Ey âlim hâkim, maksadım söz söylemek idi; akıl ve bilgiden bahsetmek istedim.
Akıl karanlık gecede bir meşale gibidir; bilgi seni aydınlatan bir ışıktır.
İnsan akıl ile yükselir, bilgi ile büyür; bu ikisi ile insan itibar görür.
Buna inanmazsan, Nûşirevan’a bak; o akıl gözü ile dünyayı aydınlattı.
Kanunu doğruluk ile tatbik etti ve halk zenginleşti; o iyi bir devirde iyi bir nam bıraktı.
Bilgili bir insanın onun hakkında şöyle dediğini duydum: Kendisi cehennemlik iken cehennem azabından kurtuldu.
Küçük çocuğa bak, ona akıl ulaşacaktır; fakat yaşı gelmedikçe, kalemler yürümez.
Akıllı insan da yaşlanınca bunar; akıl gittiği için kalem de susar.
Eğer deli, bir adamı vurup öldürürse o deliye ölüm cezası yoktur; kısas yapılmaz.
Niçin dersen o akılsızdır; akılsız adamlar ne mükâfat görür ne de ceza.
Bütün bu hürmet ve itibar akıl içindir; akılsız adam bir avuç balçık gibidir.
Dikkat edersen şu söz çok yerinde söylenmiş: Akılsız ve bilgisiz kimse kendisini yükseltemez.
Dikkat edilirse herkes üzerine bir şey giyer; fakat akıllı ve bilgili insan hilat ile değil, aslında değerlidir.
Akıl olursa, insan olsa olsa asil insan olur; bilgi olursa insan yapsa yapsa beylik yapar.
Kimde akıl varsa, o asil insan olur; kimde bilgi varsa o beylik bulur.
İnsanoğlu kara yer üzerine elini uzattı, her şeye bilgisi ile nüfuz etti.
Akıl ile insan asil insan adını alır; bilgi ile beyler memleket işini tanzim eder.
Binlerce fazilet ve birçok alkışlanan iş akıl ile yapılmış olduğu için övülmüştür.
Aklın azını azımsama, onun faydası çoktur; bilginin azını azımsama, o insan için azizdir.
Hâkimlerin sözünü dinle, düşün ve şu dört şeyin azını az görme:
Bu dörtten biri ateş, biri düşmandır; üçüncüsü hayatın tuzağı olan hastalıktır.
Nihayet bunların biri de bilgidir. Bu dört şeyi hafife alma, bunların ehemmiyeti büyüktür.
Bunlardan her birinin faydası veya zararı çoktur; bazısı borç bazısı ise alacak gibidir.
Bilgi kimya gibidir, eşya onun etrafında toplanır; akıl onun sarayıdır içinde eşya yığılır.
Misk ve bilgi birbirine benzer; insan bunları yanında gizli tutamaz.
Miski gizlersen kokusundan belli olur; bilgiyi saklarsan, dili ayarlamasından belli olur.
Bilgi hiçbir zaman fakirliği düşmeyen bir servettir; hırsız ve dolandırıcının eli ona erişemez ve onu alamaz.
Bilgi ve akıl insan için bir köstektir; köstekli olan, yakışıksız şeylere pek gitmez.
İnsan çok sevdiği atını köstekli tutar; lüzumlu atını muhafaza altına alır.
Köstekli olan kaçamaz, istenilen kadar yürür; bukağılı olan uzaklaşamaz istenilen yere kadar gider.
Akıl senin için iyi ve yeminli bir dosttur; bilgi senin için çok merhametli bir kardeştir.
Bilgisiz adamın düşmanı, kendi bildiği ve yaptığıdır; başka düşmanı olmasa bile, bu ikisinin gailesi kâfidir.
Buna benzer Türkçe bir atasözü vardır; sen bunu oku gönlünde ve aklında tut.
Akıllı insan için akıl kâfi bir eştir; bilgisiz insan için hakaret tam bir addır.
Bilgili insan için onun bilgisi kâfi bir yiyecek ve giyecektir; bilgisizin hareketi onun kötü arkadaşıdır.
Ey akıllı iyi yiğit, öfkeyi kendinden uzaklaştır; ey bilgili bey yiğit, hiddetlenme, iyi ad kazan.
Öfke ve gazap ile işe yaklaşma; eğer yaklaşırsan, ömrü heder edersin.
Öfke ile kalkan pişmanlıkla oturur; insan hiddetlenince yanılır.
İnsan sakin ve mülayim tabiatlı olmalıdır; güneş ve ayın doğması için beye itidal lazımdır.
Hem yumuşak huylu, hem tatlı dilli, hem akıllı, hem bilgili olmak gerektir.
İnsanları iyi seçebilmek için akıllı olmak ve işini iyi yapabilmek için de bilgili olmak lazımdır.
İnsan işe yarayana yaramayanı iyice dikkat ederek, gerekli ve gereksizi hakkıyla sorup soruşturarak.
Ayırt eder, eler, seçebilir ve her işte gözünü keskin tutarsa, neticede işler sağlam olur ve olgunlaşır; bilgili insanlar yemeği pişmiş olarak yerler.
Böyle bir insan dileğine erer ve her iki dünyada işi yola girer.
Hiddet ve öfke insan için fenadır; bu ikisinin yüzünden vücut daima eziyet çeker.
Dinle, hâkim âlim buna benzeterek ne der; bu söze göre hareket et, ey bahtiyar insan.
Hiddetlenirse, insan bilgisizce hareket eder; eğer öfkelenirse, öfke onu akılsıza çevirir.
Hiddetlenmek insan için fenadır, bilgiyi götürür; hiddetlenince, yumuşak huylu insan da kabalık yapar.
Dinle, bilgili adam ne der: Bilgili sözü, gerçekten, sevgili can gibidir.
Bak şu birkaç şey insan için kötüdür; insan bunları bilirse, kendisini korumuş olur.
Bunlardan biri yalan söylemektir; ikincisi verilen sözden dönmektir.
Üçüncüsü ise içki iptilasıdır; buna tutulan kimse, şüphesiz, tamamen boşuna yaşamış olur.
Biri de insanın inatçı olmasıdır; bu inatçı insan için dünyada sevinç yoktur.
Yakışıksız hâllerden biri de kaba tabiatlı olmaktır; böyle adam başkalarının evinde tozu dumana katar.
Biri boşboğaz, hiddetli ve öfkeli olmaktır; sövmeye başlarsa, insanın kalbini kırar.
Bu birkaç şey bir kimse üzerinde toplanırsa mübarek saadet ondan kaçar, uzaklaşır.
Felek ona yâr olmaz, avare olur; bununla birlikte hâl ve hareketinde istikrar olmaz.
Ey iyi insan, yürü, iyilik yap, iyinin işi hep düzgün gider.
Şimdi dinle, yumuşak tabiatlı olan ve tecrübe ile yükselerek memleket işini eline alan adam ne der:
Ne kadar yaşarsa yaşasın, bu iyi insan ihtiyarlamaz; ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın, kötü insan ıslah edilmez.
Ömrü kısa olan kötü pişmanlıkla ihtiyarlar, uzun ömürlü olan pişman olmadan yaşar.
İyi insan her gün yeni bir arzusuna nail olur; kötünün sıkıntısı ise her gün bir kat artar.
***Kitabın adını Kutadgu Bilig koydum; okuyana kutlu olsun ve ona yol göstersin.
Ben sözümü söyledim ve kitabı yazdım bu kitap uzanıp her iki dünyayı tutan bir eldir.
İnsan her iki dünyayı devletle elinde tutarsa, mesut olur; bu sözüm doğru ve dürüsttür.
Önce Kün-Togdı hükümdardan bahsettim; ey iyi insan, bunu izah edeyim.
Sonra Ay-Toldı’dan söz açtım; mübarek saadet güneşi onunla parlar.
Bu Kün-Togdı dediğim doğrudan doğruya kanundur; Ay-Toldı ise saadettir.
Bundan sonra Ögdülmiş’i anlattım; o aklın adıdır ve insanı yükseltir.
Ondan sonraki Odgurmış’tır; onu ben akıbet olarak aldım.
Ben sözü bu dört şey üzerine söyledim; okursan anlaşılır; iyice dikkat et.
Ey sevinç içinde ömür süren iyi genç! Sözümü yabana atma, gönülden dinle.
Gayret et, doğruluk yolundan şaşma; gençliği heder etme, ondan faydalanmasını bil.
Gençliği aziz tut, çabuk geçer; ne kadar sıkı muhafaza edersen et, bir gün kaçar.
Sende henüz gençlik kuvveti varken, bunu boşuna geçirme daima taat ve ibadet ile meşgul ol.
Sonra gençliğin hasretini çeker ve pişman olursun, amma son pişmanlık fayda vermez; sözüm bu kadar.
Kimin yaşı kırkı geçerse, gençlik insana: “Allah’a ısmarladık!” der.
Elli yaşım bana elini değdirdi, kuzgun tüyü gibi olan başımı kuğu tüyüne çevirdi.
İmdi altmış: “Bana gel!” diye çağırıyor; ecel pususuna düşmezsem, şimdi oraya gideceğim.
Kimin yaşı altmışı doldurmuş ise ondan hayatın tadı gitmiş, onun yazı kışa dönmüştür.
Otuzun topladığını elli geri aldı, altmış elini değdirirse ne yapacağım?
Ey elli, ben sana ne yaptım sanki neden bana şimdi böyle kin bağladın?
Gençlikte her işim bir zevk idi; şimdi bana yediğim yemek zehir oldu.
Vücudum ok ve gönlüm yay gibi idi; şimdi vücudum yay oldu; gönlümü ok yapmalıyım.
Gençlik benim için ne topladı ise ihtiyarlık gelip onları aldı; o sana da gelecektir.
Ey çergüçi, gel beni çergüle; eziyet içinde ayların ve yılların esiri oldum.
Ayağım kösteksiz olduğu hâlde, hâlsiz düştü adım atamıyor; gören göz bebeğim karardı, parlamıyor.
Zevk gitti, gönül ateşi söndü; gençlik adı artık benden uzaklaştı.
Ey kır saçlı uyan, ölüme hazırlan; geçmiş günlerin için ağla ve sızla.
Hayat boş yere geçti gitti, bari bu kalan günlerini tövbe ve istiğfar ile geçir.
Ey ebedî, ölümsüz ve ihtiyaçtan vareste olan Rabb’im, bu sayısız canlıyı ölüm için yarattın.
Ben sana şimdi yalvarıyorum ve şunu diliyorum: Beni bir parça daha yaşat, ömrümü uzat.
Senden kuvvet isteyerek bu söze başladım; ey Rabb’im bunu tamamlamak için sen kuvvet ver.
Ey dilim, durma, yaratana ve beni kötülüklerden uzak tutana hamd ve sena et.
Seçti, yarattı ve gönlü aydınlattı; gönlümü iman içinde, doğru yol üzerinde tuttu.
Karanlıkta idim, gecemi aydınlattı; zulmette idim, bana güneşi doğdurdu.
Yolumu şaşırmış koşuyordum, bana yol gösterdi; o korumasa idi ateşte yanardım.
O seçti, ayırdı, beni yükseltti; beni yolunu şaşırmışlar arasından uzaklaştırdı.
Gönlümü aydınlık ile süsledi; dilimi kelimeişehadet ile bezedi.
Gönül, göz, akıl, zekâ ve bilgi verdi; dilimi açtı ve bana ifade kudreti ihsan etti.
Sevgili Resul’ün yolu beni selamete götürecektir; o Resul bizzat bana şefaat etsin.
Bütün bunların hepsi Rabb’imin fazlı ve keremi idi; benim gibi asi bir kula değer verdi.
Daha aylarca ve yıllarca yaşasam bile, bunun şükrünü bundan sonra nasıl öderim.
Ey Rabb’im, benim bu aczimi bilirsin; her sıkıntı ve müşkülümü ben sana açarım.
Bunlardan bir tekinin şükrünü bile ben sana eda edemem; benim tarafımdan sen kendine kendin şükret; senin hikmetine akıl ermez.
Beni doğru yol üzerinde doğruluğa sevk et; üzerimden bu iman libasını çıkarma.
Benim bu canım tenden çıkarken, son nefesimi kelimeişehadet ile al.
Kara yer altında tek başıma kalınca orada da sayısız rahmetini bana ulaştır.
Ben asi bir kulunum günahım çoktur; ey aziz Tanrı beni kendi fazlın ve keremin ile affet.
Sen bütün müminlere de mağfiret et; yarınki beka âleminden didarını bana bugün göster.
***Bak, akıl arz eder ve bilgi bildirir; dünyanın dönek huyunu sana anlatır.
Bu kocakarı dünya vefasız ve dönek huyludur; edası kız gibi, bakarsan yaşı büyüktür.
Bazen edası kız gibidir, tavrı güzeldir, kendisini sevdirir; fakat tutmak istedin mi elini vermez.
Seveni sevmez, ondan geyik gibi kaçar; kaçana yapışır, onun ayağına sarılır.
Bir bakarsın, süslenip kuşanarak arkandan koşar; bir bakarsın, görmezlikten gelir, önüne bakar.
Bir bakarsın, yine yüzünü çabucak çevirir, nazlanır; ne kadar yakalamak istersen, kendine el sürdürmez.
O çok beyi ihtiyarlattı, kendisi ihtiyarlamaz; çok beyi göçürttü, hiç susmak bilmez.
Bu dünyada bir bey vardı, hâkim ve bilgin bir baş idi; beylik içinde uzun bir ömür sürdü.
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.
1
Geniş bilgi için bk. Reşit Rahmeti ARAT, KUTADGU BİLİG – II Çeviri, TTK Yay., 7.bsk., s. 12-22.
2
Agop Dilaçar, 900. Yıldönümü Dolayısıyla Kutadgu Bilig İncelemesi, TDK Yay., 3 bsk., Ankara, 1995, s. 196.
3
Eski Türklerde devletin bakanlık, valilik gibi yüksek görevlerinde bulunan veya paşa unvanını taşıyan kişilere verilen isim.
4
Cem Dilçin, Örneklerle Türk Şiir Bilgisi, TDK Yay., 1983, s. 167.
5
Agop Dilaçar, 900. Yıldönümü Dolayısıyla Kutadgu Bilig İncelemesi, TDK Yay., 3 bsk., Ankara, 1995, s. 156.
6
Age. S. 198
Вы ознакомились с фрагментом книги.
Для бесплатного чтения открыта только часть текста.
Приобретайте полный текст книги у нашего партнера:
Полная версия книги
Всего 10 форматов