Читать книгу Sağlıklı Bebeğin İlk 1000 Günü (Vincent Ho) онлайн бесплатно на Bookz (3-ая страница книги)
bannerbanner
Sağlıklı Bebeğin İlk 1000 Günü
Sağlıklı Bebeğin İlk 1000 Günü
Оценить:
Sağlıklı Bebeğin İlk 1000 Günü

4

Полная версия:

Sağlıklı Bebeğin İlk 1000 Günü

Gıda dışındaki alerjenlere maruz kalmak

Polen gibi gıda dışı alerjenlerin hamilelik sürecinde potansiyel olarak zararlı olacağını düşünmüyor olabilirsiniz ama onların da alerjileri tetikleyebileceğine dair kanıtlar var. Hamileliğin erken dönemlerinde gıda dışı alerjenlere maruz kalmak pek de yararlı olmayabilir, hatta zararlı bile olabilir. Finli çocuklarla yapılan bir araştırmaya göre, hamileliğinin erken dönemleri geniş yapraklı ağaçların polen mevsimine denk gelen annelerin çocuklarının diğerlerine kıyasla gıda alerjilerine daha yatkın olduğu ortaya çıktı. Boston’da yürütülen 387 bebeğin dahil edildiği ACCESS4 projesinin sonucuna göre, annelerin kordonundan alınan kan örneklerinde, toz akarına fazla maruz kalan anneler ve yüksek seviyelerde çıkan IgE (alerji) antikorları arasında doğrudan bir ilişki olduğu gözlemlendi.

Peki anneler bu konuda ne yapabilir? Özellikle saman nezlesine meyilli annelerin uygulayabileceği pratik yöntemlerden biri, evden çıkmadan önce polen sayısını kontrol etmek. Polen sayısı bir metrekaredeki polen parçacıklarının sayısını ifade eder.

Toz akarına dair endişeleriniz varsaşunu bilmek yararlı olabilir; araştırmalara göre evin en çok yatak odasında yaşıyorlar. Çarşaf ve battaniyelerinizi 55 derecenin üzerindeki sıcaklıklarda yıkamak toz akarını öldürür. Sıcak suda yıkanmayan çarşaflar kullanıyorsanız, akarları öldürmek için en yüksek sıcaklık ayarında, en az on beş dakika kurutucuda tutabilirsiniz.

Stres

Hamilelik sürecinde yaşanan stresin doğmamış bebeğin bağışıklık sistemini Th2 yönünde (bağışıklık sistemindeki alerjik reaksiyon hücreleri) tetikleyerek olumsuz etkilediği kanıtlandı. Araştırmacılar, Boston’da yürütülen ACCESS projesine katılan 402 bebekle, annelerin hamilelik sürecinde yaşadıkları stres seviyeleri ve göbek bağından alınan kan örneklerindeki IgE (alerji) antikorları arasındaki ilişkiyi inceledi. Hamilelik süresince nispeten düşük seviyelerde toz akarına maruz kalmış ama yüksek seviyede stres yaşamış annelerin bebeklerinden alınan kan örneklerinde IgE (alerji) antikoru seviyelerinin daha yüksek olduğu gözlemlendi.

Elbette hamilelik süresince stresi tamamen yok etmek mümkün değil ama yine de eşim Cindy’den yararlı olabilecek bazı önerileri aşağıda bulabilirsiniz:

• Bebeğinize odaklanın.

• Ailenizle ve arkadaşlarınızla zaman geçirin.

• Bolca uyuyun.

• İyi gıdalar ve sıvılar tüketin.

• Meditasyon ve yoga yapmayı deneyin.

• Kitap okumak ya da en sevdiğiniz televizyon dizisini izlemek gibi eğlenceli aktivitelere vakit ayırın.

Beslenme

Beslenme konusu oldukça geniş. Aynı zamanda da en tartışmalı konulardan biri çünkü birbiriyle çelişen pek çok veri mevcut ve sürekli gelişen araştırma teknikleriyle birlikte durmadan değişen tıbbi öneriler gerginlik yaratıyor. Ama beslenme, hamile bir kadının en çok kontrol edebileceği faktörlerden biri. Bununla birlikte sabah bulantıları, aşırı hassas bir burun, düşük enerji seviyesi ve doymak bilmeyen bir iştahla karşı karşıya kaldığınız hamilelik sürecinde iyi beslenmek çok da kolay olmayabilir. Ama beslenmenizle ilgili seçimler yapabilir durumdaysanız, bebeğinizin bağışıklık sistemini güçlendirebilir ve alerji riskini azaltabilirsiniz.


Yağlar

Genel olarak yüksek enerji ve yağ alımı üzerine kurulu bir beslenme biçimi çocuklarınızdaki astım ve alerji riskini artırabilir. The Irish Lifeways Cross-Generation Study (İrlanda Jenerasyonlar Arası Yaşam Biçimleri Araştırması) hamilelik süresince yüksek oranda yağ içeren beslenme biçimleri ile çocuklardaki astım riskinin artışı arasında ilişki olduğu sonucunu ortaya koydu.

Japonya’nın Kochi Eyaletinde 2000’den fazla anne ve bebekle yapılan bir araştırma, alerjik bebekleri olan annelerin alerjik olmayan bebekleri olan annelere kıyasla daha fazla yağ ve bitkisel yağ içeren gıdalarla beslendiği sonucuna ulaştı. Bu nedenle genel olarak önerilen çok doğru: Hamilelik süresince çok fazla yağlı gıdalar tüketmemeye çalışın.


Belirli gıdalar doğmamış bebeklerde alerjiye neden olabilir mi?

Alerji riskini artıran ya da azaltan belirli gıdalar söz konusu olduğunda elimizde birbiriyle çelişen pek çok veri var. Yapılan araştırmaların farklı toplulukları ve etnik grupları kapsadığına dikkat çekmeliyim. Bu durum sonuçları daha geniş topluluklara genellemek için gereken tutarlı verinin elde edilmesini güçleştiriyor.

Örneğin, Almanya’da yapılan LISA araştırmasının sonuçlarına göre annenin hamilelik sürecinde fazla margarin, bitkisel yağ ve kızartmalarda kullanılan bitkisel yağ içeren gıdalarla beslenmesi, iki yaşındaki çocuklarda görülen egzama ve diğer alerjilerle ilişkili ve bu, yapılan diğer araştırmaların sonuçlarını destekler nitelikte. Ama şaşırtıcı şekilde, araştırmacılar kereviz, narenciye ve çiğ kırmızı biber tüketiminin de egzama ve diğer alerjilerle ilişkili olduğu bulgusuna ulaştı. Finlandiya’daki doğum topluluğunun yürüttüğü araştırmanın sonuçlarına göre, hamilelik süresince çilek, böğürtlen, dut gibi meyvelerin sularının ve diğer meyve sularının yüksek saman nezlesi riskiyle ilişkili olduğu ortaya çıktı.

Singapur’da yapılan GUSTO5 araştırmasının sonuçlarına göre, deniz ürünleri ve erişte ağırlıklı bir beslenme biçimi on sekiz ay ila üç yaş arası çocuklarda alerji gelişmesi riskinin düşüklüğüyle ilişkilendirildi. Diğer taraftan on sekiz ayrı Avrupa ve Amerika doğum kurulunun ortak yürüttüğü araştırmalarda, hamilelik sürecinde balık ve diğer deniz ürünlerini tüketmenin çocuklarda hırıltılı solunum, astım ve saman nezlesi riskini azalttığına dair hiçbir veriye rastlanmadı.

İspanya’da yapılan bir araştırmada, hamilelikte Akdeniz diyetine bağlı kalmanın altı buçuk yaş çocuklarında hırıltılı solunum ve atopi (alerjiye genetik yatkınlık) riskini azaltabileceği sonucuna ulaşıldı. Ama Meksika’da yapılan bir başka araştırmada, hamilelik sürecinde Akdeniz diyetine bağlı kalmanın altı yaş çocuklarında hapşırık dışında alerjik semptomları azaltmaya hiçbir katkısı olmadığı sonucuna ulaşıldı.

Peki hangi araştırmanın sonuçlarına inanacağız? Önümüzde birbiriyle çelişen bu kadar çok bulgu varken, ben verilerin tamamının meta-analizini yararlı buluyorum. Bu yöntem, araştırmaların birbiriyle çeliştiği durumlarda belirsizliğin çözümlenmesine yardımcı oluyor. Hamilelikte uygulanacak beslenme biçimi ve bebeklerdeki alerji riski konusu verilerin meta-analizi için son derece uygun konular. 2018’in başlarında 1,5 milyon insanı kapsayan ve 400 araştırmanın bir arada değerlendirildiği çok iyi bir meta-analiz yayımlandı. Imperial College London’dan araştırmacılar, hamileliğin 20. haftasından itibaren emzirdikleri ilk üç dört ayın sonuna kadar her gün bir balık yağı kapsülü alan annelerin on iki aylık bebeklerinde yumurta alerjisi riskinin yüzde 30 daha az olduğu bulgusuna ulaştı. Yaklaşık 15.000 kişinin dahil edildiği araştırmada, 19 ayrı tip balık yağı kapsülü denendi. Kapsüllerin her biri standart miktarda Omega-3 yağ asidi içeriyordu.

Araştırmacılar, hamilelikte kuruyemişler, süt ürünleri ve yumurta gibi potansiyel alerjen gıdalardan kaçınmanın çocuktaki alerjiye ve egzama riskine etkisi olduğuna dair herhangi bir veriye rastlamadı. Hamilelik sürecinde meyve, sebze ve vitamin alımı da dahil olmak üzere diğer faktörleri de değerlendiren araştırmacılar, bunlardan herhangi birinin de alerji ya da egzama riskini etkileyebileceğine dair net bir kanıt elde edemedi.


D Vitamini

2016’da Şanghay Çocuk Çevre Sağlığı Ana Laboratuvarı’ndan araştırmacıların yürüttüğü bir başka meta-analiz, hamilelik sürecinde düşük D vitamini alımının çocukluk dönemi egzaması riskindeki artışla ilişkili olduğunu ortaya koydu. Hamilelik sürecinde D vitamini seviyesinde düşüklük sıkça rastlanan bir durum ve eksiklik takviyelerle giderilmeli. Takviyelere bebeğin doğumundan sonra üç ila altı ay süresince devam edilmeli, özellikle de anne emziriyorsa.


Peki… ne yemelisiniz?

Bilimsel toplulukların güncel fikir birliği, kadınlara hamilelik sürecinde ya da emzirirken çocuklarını alerji ya da egzama gibi hastalıklardan korumak için belirli gıdalardan kaçınmalarını önermek için yeterli verinin olmadığı yönünde. Yani yerfıstığı, yumurta ve inek sütü gibi alerjik gıdalar da dahil olmak üzere anne adaylarının beslenmesine herhangi bir kısıtlama getirmek için hiçbir neden yok.

İzlenecek en iyi yol, mantıklı ve sağlıklı bir beslenme alışkanlığı edinmek. Avustralasya Klinik İmmünoloji ve Alerji Derneği’nin (ASCIA) lif, meyve ve sebzeler açısından zengin, sağlıklı ve dengeli bir beslenmenin herhangi bir anne adayı için en uygun beslenme biçimi olduğuna dair önerisiyle hemfikirim. ASCIA, Imperial College London araştırmasıyla uyumlu olarak, haftada üç porsiyona kadar yağlı balık yemeyi öneriyor. Ben de alternatif olarak Omega-3 yağ asidi içeren kapsüllerin kullanılabileceğini savunuyorum.

Kısıtlama kavramından 180 derecelik bir dönüşle bazı araştırmacılar, anneleri alerjenler de dahil olmak üzere çok çeşitli yiyecekleri yemeye aktif olarak teşvik etmemiz gerektiğini savunuyorlar. Halihazırda annenin alerjisi olması gibi iyi bir neden olmadıkça, anneler hamilelik sürecinde alerjiye neden olan tüm gıdaları tüketebilir ve tüketmelidir. Araştırmalar alerjenlere erken ve tekrar tekrar maruz kalmanın alerjene karşı hassasiyet yerine toleransı artırma olasılığının yüksek olduğunu gösteriyor.

Alerjenler ve rahim

Az da olsa alerjenlerin bebeğe geçebildiğini ve “rahim içi hassaslaşmanın” bir olasılık olduğu fikrini daha önce incelemiştik. Teoride, düşük dozlarda ve nadiren alerjenlere maruz kalmanın, hassasiyeti ve Th2 yanıtını tetiklemesi kesinlikle mümkün. Bu teoriye karşı geliştirilen argüman, yüksek dozda alerjene düzenli olarak maruz kalmamanın yüksek olasılıkla çocuğun alerjene karşı hassaslaşmak yerine tolerans geliştireceğini savunuyor.

2014’te Amerika’da hamilelikte beslenme üzerine iki araştırma yayımlandı. Bunların ilki Growing Up Today Study 2 (GUTS2). Bu araştırmada hamilelikte daha fazla yerfıstığı ve diğer kuruyemişlerden yiyen annelerin çocuklarında, bu gıdalara karşı alerjinin önemli ölçüde daha düşük olduğu sonucuna ulaşıldı.

İkinci araştırmaysa, Massachusetts’te 1277 anne ve çocukla yapıldı. Hamilelikleri sürecinde annelerden yaygın olarak bilinen çocukluk dönemi alerjen gıdaları ne kadar tükettiklerine dair bilgi alındı. Doğan bebekler çocukluk dönemlerinin ortalarına kadar (yaklaşık sekiz yaşına kadar) takip edildi ve bu gıdalara alerjileri olup olmadığı araştırıldı. Hamileliklerinin erken dönemlerimde daha fazla yerfıstığı, süt ve buğday tüketen annelerin çocuklarında alerji riskinin (özellikle astım) daha az olduğu sonucuna ulaşıldı. Araştırmacılar bu riskli gıdaların tüketildiği zaman diliminin hayati önem taşıdığı inancında. Hamileliğin ilk üç aylık dönemi doğmamış bebeğin bağışıklık sisteminin gelişmesi ve alerjen toleransının oluşturulması için en önemli dönem. Doğmamış bebekte IgE (alerji) antikorları hamileliğin 11. haftasından itibaren üretilmeye başlar. Bu nedenle araştırmacılar, bağışıklık sistemi gelişiminin bu kritik döneminde annenin beslenme biçimi sayesinde bebeğin gıda alerjeniyle erken karşılaşmasının hassasiyetten ziyade tolerans sağlayabileceğini öne sürüyorlar. Verileri ikna edici: Hamileliklerinin ilk üç aylık döneminde yerfıstığı yiyen annelerin bebeklerinde çocukluk döneminde yerfıstığı alerjisi gelişmesi olasılığında yüzde 47’lik bir azalma gözlemlendi.

Doğmamış bebeklerde immün toleransı geliştirmek için hamilelik sürecinde alınacak alerjenin en doğru zamanı ve miktarına yönelik daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğu kesin. Elimizdeki veriler, hamileliğin erken dönemlerinde yaygın bilinen alerjen gıdaların daha fazla tüketimini destekliyor ama ayrıntıların kafa karışıklığına yol açmayacak şekilde daha net ortaya konması gerekiyor. Araştırmalar umut verici olsa da daha fazla araştırmanın sonucunu beklemek akıllıca olabilir.

Probiyotikler

Basitçe anlatmak gerekirse, probiyotikler genel sağlığımız için her zaman ama özellikle hamilelik ve emzirme döneminde yararlı olabilecek canlı bakteriler. Imperial College London’da yapılan ve 6000 hamile kadının dahil olduğu araştırmada 28 probiyotik takviyesi araştırması değerlendirildi. Araştırmacılar, hamileliğin 36-38. haftalarından itibaren emzirme döneminin üç ila altı ayı boyunca günlük probiyotik takviyesi alımının çocukta egzama gelişmesi riskini yüzde 22 oranında azalttığı sonucuna ulaştı. Probiyotikler hakkında daha fazla bilgi için 8. Bölüm’e bakın.

ANTIBIYOTIKLER VE HAMILELIK

Annenin hamilelik sürecinde antibiyotik kullanmasının çocukta alerji gelişmesi riskini artırdığı net bir şekilde kanıtlandı. Finlandiya’daki ulusal kayıtlardan elde edilen veriler, annenin antibiyotik kullanımından sonra bebeğinde özellikle inek sütü alerjisi riskinin yükseldiğini ortaya koyuyor. Danimarka ve Birleşik Krallık, West Midlands’da yapılan geniş çaplı araştırmalar, antibiyotik kullanımının çocukluk döneminde astım riskini de artırdığını ortaya koyuyor. Bu risk artışının nedeni hamilelikte alınan antibiyotiğin bağırsak mikrobiyotasında değişikliklere yol açması ve bağırsaktaki bakteri çeşitliliğini azaltması.

Aslında hamilelik sürecinde annenin antibiyotik kullanması, çocuğun bir enfeksiyon sebebiyle hastaneye kaldırılması riskini neredeyse yüzde 20 oranında artırıyor. Murdoch Çocuk Araştırma Enstitüsü yenidoğandan on dört yaşa kadar 770.000’den fazla Danimarkalı çocuğu inceledi. Hamileliğin sonlarında antibiyotik reçete edildiğinde ya da anneler belli bir süreden daha uzun antibiyotik kullandığında çocukta enfeksiyon riskinin arttığı sonucuna ulaşıldı. Gastrointestinal enfeksiyon riski en yüksek olan grup normal doğumla6

Конец ознакомительного фрагмента.

Текст предоставлен ООО «Литрес».

Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

1

Protection Against Allergy: Study in Rural Environments (Alerjiye Karşı Koruma: Kırsal Alan Çalışmaları). (ç.n)

2

Prevention of Allergy – Risk Factors for Sensitization Related to Farming and Anthroposophic Lifestyle (Alerjinin Önlenmesi – Çiftçilik ve Antroposofik Yaşam Tarzına Duyarlılık İçin Risk Faktörleri). (ç.n.)

3

The Wayne County Health, Environment, Allergy, and Asthma Longitudinal Study (Wayne County Uzun Süreli Sağlık, Çevre, Alerji ve Astım Çalışması). (ç.n.)

4

Asthma Coalition on Community, Environment, and Social Stress (Toplum, Çevre ve Sosyal Stres Üzerine Astım Koalisyonu). (ç.n.)

5

Growing up in Singapore Towards Healthy Outcomes (Singapur’da Sağlıklı Büyümek). (ç.n.)

6

Normal doğum tanımı tıp literatüründe ve gündelik dilde yerleşik bir biçimde uzun zamandır kullanılıyor. Çeviriyi yaparken bu kullanımın “vajinal doğum” ifadesiyle yer değiştirmeye başladığını fark ettim. Yine de yayıneviyle beraber dilimizde halen yerleşik olan “normal doğum” ifadesini korumaya karar verdik. (ç.n.)

Вы ознакомились с фрагментом книги.

Для бесплатного чтения открыта только часть текста.

Приобретайте полный текст книги у нашего партнера:


Полная версия книги

Всего 10 форматов

bannerbanner