“Turgenyev’in romanlarındaki lüzumsuz adamlar genellikle doğanın döngüsüne ayak uyduramayan metafizik yabancılardır. Lüzumsuz adam terimini yaygınlaştırmakla maruf Lüzumsuz Bir Adamın Günlüğü tam da bu türden bir örnek. Ana karakter Çulkaturin lüzumsuzdur, çünkü kendi kendini o hale getirmiştir. Doğadan tamamıyla kopmuş hisseder. Kendini doğayla bir hissettiği naif çocukluk anılarını hatırlar ve ölürken de bu birlik duygusuna geri dönmek için yanıp tutuşur.”
− Ellen Chances
Lüzumsuz Adam’ı edebiyatta belki de ilk kez Sait Faik’ten duyduk. Sabahattin Ali’nin Raif Efendisi’nde, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Suad’ında, Yusuf Atılgan’ın Bay C.’sinde, Oğuz Atay’ın Selim Işık’ında izlerini okuduk. Bize çok da uzak olmayan Rus edebiyatında da kalabalık bir soykütüğü var Lüzumsuz Adam’ın: Puşkin’in Onegin’i, Lermontov’un Peçorin’i, Gonçarov’un Oblomov’u, Turgenyev’in Bazarov’u ve en keskin ifadesiyle Dostoyevski’nin isimsiz yeraltı adamı. İçimizdeki uyumsuzluk istencini hatırlatır bize lüzumsuz adamlar. Çağının iki arada bir derede kalmış gayrimeşru çocuklarıdır onlar; yaşamı seyretmekten eyleme geçemeyen ama belki de bakarak eyleyen öfkeli antikahramanlar. İşte Turgenyev, Türkçede ilk kez okuyacağınız Lüzumsuz Bir Adamın Günlüğü’nde bu aykırı karakterlerin doğuşuna götürüyor bizi.
все жанры