
Полная версия:
Arasat Meydanı
Fahreddin burada gerçekten kaybetmişti. Sohbetin yönünü hemen değiştiriverdi.
– Hayır, yoldaş efendi. Ben zaten şimdiki hükümetin siyasetine karşı değilim. Aksine, onları kolluyorum. Hükümet uygun görürse kendi razılığımla fazla mal mülkümü vermeye hazırım. Sorduğum şey, hükümet alacağını alınca bizleri perişan edip, yerimizden yurdumuzdan ederek çaresiz bırakmaz mı, diyorum, diye Fahreddin, ter içinde kalarak pek huzursuz olmuştu.
– Yo–yook… Diye sakinleştirmeye çalıştı Apanas. Hepsi kanunlara uygun olarak gerçekleşecektir. Sizin yeriniz zaten ayrıdır. Hükümet için yaptığınız çalışmalarınız mutlaka dikkate alınacaktır.
– Bey ağa, işin aslına bakacak olursak, siz çok zenginlerden sayılmıyorsunuz. Gelişigüzel söylenen her söze inanıp korkmayı bırakın, sözleriyle Dükenbay da Fahreddin’i rahatlatmaya çalışır.
– İkramlarınız için teşekkür ederim, diyen Kalaşnikov, Sırga Hanım’a dönerek başını eğdi ve ardından askerler gibi hızla hareket ederek yerinden kalktı.
Diğer misafirler de onunla birlikte alelacele ayaklandılar.
Esmerce gelen polis Jekey, evden herkesten önce çıkınca, demin bıraktığı yerde Boğabay’ın olmadığını farkeder. Surjekey yüreği hoplayarak “Buna ne oldu acaba?” diye, merakla evin arka tarafına döndüğünde, Boğabay ev arkasında iki genç delikanlıyla tartışmaktaymış. Genç delikanlılardan kısa boylu, geniş omuzlu ve şişmanca olanı eve girmek için ileriye doğru atılıyordu. Boğabay, iri bedeniyle onun önünü kesmeye çalışmaktaydı. Surjekey, hızlı adımlarla hemen yanlarına geldi.
– Siz ne yapıyorsunuz bakayım? Dedi sinirlenerek.
– Bir zamanlar beraber çobanlık yaptığımız gençler bunlar. Beyin kızını kurtarmak istiyoruz, bizi gelen vekillerle görüştür, diyorlar. Olmaz, diyorum anlamıyorlar, dedi Boğabay terini silerek.
Jadakay’ın gözleri fal taşı gibi olmuştu.
– Yoldaş polis, bizler adalet için savaşmaktayız, Vekile şikayetimiz var.
– Hey, nerdeki vekil? Bu gelen ilçenin sekreteri oluyor, diye Surjekey iyice sinirlendi. Haydi, bakalım, defolun. Marş…
– Ağabey, şikayetimiz vardı iletecek. Dedi Şege, o adamın üzerine giderek.
– Ne şikayeti?
– Fahreddin kızını kendi isteğiyle değil, zorla veriyor…
– Siz de kimsiniz?
– Bizler yoksul gençleriz.
– Öyleyse kaybolun bakayım. Zorbalık gördüyse şikayeti kızın kendisi yazsın. Marş… Dedi Surjekey, Şege ile Jadakay’ı göğüslerinden iterek.
– Adalet için savaşamayacak mıyız yani? Sovyet hükümeti nerede?
– Marş! Diye, bağırdı polis. Jadakay ile Şege yavaş yavaş geriye çekilmek zorunda kaldılar.
Bu arada gelen misafirler atlarına binerek uzaklaşmışlardı. Majan köyüne doğru gidiyorlardı. Köyden çıkarlarken Kalaşnikov:
– Gerçekten de bu memlekette hala hiç bir şey değişmemiş görünüyor. Devrim rüzgârı buraları es geçmiş gibidir. Üf, çok şeyler yapmak lazım. Çok şeyler, dedikten sonra derin bir iç çekerek kafasını salladı.
2
Hansulu bugüne dek birçok düğün derneğe katılmıştı, fakat bugünkü kadar keyifsiz bir düğünü hiç görmemişti. Bu düğün, Hansulu’nun kendi düğünü idi.
Babası bugüne dek biriktirdiği bütün mal mülkünü bu düğün için hesapsızca harcamaktaydı. Köyün iki ucunu birleştirecek şekilde yüzü aşkın ev dikilmişti. Yüzlerce koyunlar kesildi. “Düğün başı” şarkısını söyleyen ozana at bindirdi. “Ocak yarışı” yapanlara bile başta bir at olmak üzere bir sürü mal dağıttı. Bütün köyün katıldığı at yarışına iki yüz kadar at verip, büyük ödüle kocaman iki deveyi dikti. Güreş yapan pehlivanlara büyük ödül olarak bir at verdi. Âşıklar atışmasında yenenlere de yenilenlere de ödüller dağıttı. Çok eskilerde Kospan’ın hayrına verilen yemekten sonra, ilk defa böyle büyük bir merasim gerçekleşiyordu. Bütün bu söylenenlerle yapılanların hiçbirisi Hansulu’yu birazcık olsun etkilememişti. Evin tam ortasını bölerek çekilen perdenin arkasında, kız arkadaşlarının ortasında, büyük düğün ile eğlence dolu çevreye sadece kapı kenarından ağlamaklı gözlerle bakmakla yetinmekteydi. Âdeta dili bağlanmıştı. Kendinde değildi. Babası başta olmak üzere, büyüğüyle küçüğüyle epey kalabalık olan halk, bütün millet, sanki onun içindeki feryatları duymayacak kadar sağırlaşmışlardı ve acımasız kader gibiydiler. Suyun kuvvetli akışı, bir tek Hansulu’yu suya düşen çöp gibi evire çevire oynatarak götürmekteydi. Götürüyordu. Karşı koyarak harekete geçecek hiç gücü dermanı yoktu. Uzun ok gibi kirpiklerinin arasından damla damla yaşlar ardı ardına sıralanıyordu.
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.
1
(Ilıkbulak)
2
(kadıları)
3
(Körebe)
4
“Düken” Çarlık idarenin konsey üyesi olan Dükenbay’dır.
5
At etinden hazırlanan sucuk.
6
Deveyi.
7
Beş şehir.
8
Tek hörgüçlü erkek deve.
9
pişi.
10
İçki.
11
Harika!
Вы ознакомились с фрагментом книги.
Для бесплатного чтения открыта только часть текста.
Приобретайте полный текст книги у нашего партнера:
Полная версия книги
Всего 10 форматов