• Jorge Semprun: “Edebiyat kaygılarımı dindirdi.”
• Ferruh Tunç: “Şiir aklın terkiplerine daima meydan okur.”
Edebiyatımızın önde gelen dergilerinden Notos, Ağustos-Eylül, 29. sayısının kapak konusunu Yeraltı Edebiyatı olarak belirledi. Yeraltı edebiyatı diye bir tür var mı, yoksa bu bir pazarlama taktiği mi? Yeraltı yayıncılığı nedir? Bir metin ne zaman yeraltı eşiğini aşar? Blog çağında yeraltı neresi? Fanzinleri yeraltı edebiyatının neresinde konumlandırabiliriz? Sorular yeni soruları doğurdu, kafa ve kavram karmaşası ortadan kalkmasa da ortaya kapsamlı bir dosya çıktı. Altay Öktem, Hasan Bülent Kahraman, Şenol Erdoğan, Cem Akaş, Hande Öğüt, Özgür Uçkan, Tayfun Polat, Süreyyya Evren, Hikmet Temel Akarsu, Ozan Marakoğlu’nun yazılarının yer aldığı dosyaya Bahadır Baruter’in çizimleri renk katıyor.
Notos’un bu sayısının iki önemli söyleşisi var. İlki, geçtiğimiz Haziran’da 87 yaşında yitirdiğimiz, 20. yüzyılın en önemli entelektüellerinden olan Jorge Semprún, ikincisi de yeni şiir kitabı Melez Zamanlar ile 2011’in hem Ceyhun Atuf Kansu, hem Behçet Necatigil şiir ödüllerini alan Ferruh Tunç.
Genç kuşağın son zamanlarda en çok okunan birkaç yazarından biri olan, şimdilerde Az adlı romanı okunan, tartışılan Hakan Günday, okurların ve yeni yazar adaylarının okumasını zorunlu gördüğü kitapları, nedenleriyle birlikte Notos’a anlattı.
Günlerin Getirdiği bölümünde farklı özelliklerden dört yayınevinin yöneticisi, 2010 verileriyle 2011 öngörülerine ilişkin soruları yanıtladı.
Notos Ağustos-Eylül 2011, 29
все жанры