Читать книгу Bağlayan İlişkiler (Amy Blankenship) онлайн бесплатно на Bookz (3-ая страница книги)
bannerbanner
Bağlayan İlişkiler
Bağlayan İlişkiler
Оценить:
Bağlayan İlişkiler

3

Полная версия:

Bağlayan İlişkiler

Asansör kapısı Angel’ın arkasından kapandığında Hunter ellerini az önce Angel’ı tuttuğu yere dayadı ve sinirle itti. Ona kadar saymak işe yararsa. Gözlerini kapatarak yaptı ve nefesini normale döndürmek için zorladı. Doğrulup gözlerini açtığında yine kusursuz bir şekilde sakinleşmişti.

Cep telefonunu açarak, kız kardeşinin yerleştiğini söylemek için Tristian'ın numarasını çevirdi. Hunter cep telefonunda sinyal olmadığını görerek kaşlarını çattı.

Angel odasına girdi ve her şeyin taşınmadan önceki gibi bırakıldığını görerek gülümsedi. Gözlerini kapatırken kendini mutlu bir iç çekişle yatağa doğru attı. Bunu yapar yapmaz Hunter’la asansörde yaptıkları aklına geldi ve bu tüm vücudunu yaktı.

Angel o kadar uzun süre ayrı kalmıştı ki Hunter’ın onu bu kadar arzulayacağını anlamamıştı. Tristian birisiyle çıkmaya başlamıştı, Hunter neden yapmıyordu?

Ashton’la çıkmaya başladıktan sonra Angel Hunter ve Tristian’la ilgili hatıralarını engellemeye çabalamıştı. Ama şimdi geri dönmüştü ve şimdiden kalbinin tekrar parçalara ayrıldığını hissediyordu. Angel her ikisine de o kadar uzun süredir aşıktı ki ilk başta Ashton’la çıkmasının sebebi buydu, unutmak. Fakat şimdi asansörde Hunter ona dokunduğunda en kötü korkusu onaylanmıştı, Ashton’ı sevmiyordu ve Ashton asla Hunter gibi hissettirmiyordu.

Avuçlarını karnının altına koydu ve yavaşça aşağıya bacaklarının arasına doğru kaydırdı, böle yaptıkça vücudu yay gibi oldu. Hunter’ın hayaliyle gözlerini kapadı ve görüntüler Tristian’ın ateşli dokunuşlarıyla değişti.

Bölüm 3 “Kıskançlık”

Tristan yumuşak müziği bazı alternatif rock ile değiştirdiğinde neredeyse karanlıktı, Tiki-Bar'ın altına gizlediği şarap şişesini yakaladı. Üç bardak aldığında dudaklarının arasından bir gülümseme belirdi. Geçtiğimiz günlerde, büyük binanın altında bulunan gizli koridorlarda dedesinin gizli şarap mahzenini bulmuştu.

Diğer aile üyelerinin dar koridorlardan haberdar edilmemesi, Tristian'ın dedesi hakkında memnun kaldığı tek şeydi. Şimdi kendi küçük sırrı vardı ve bu ana kadar bunu sadece Angel biliyordu ve o da örümcek ağlarıyla kaplı mezarlıkları gezecek bir tip değildi.

Ashton'un yan girişten geldiğini görünce, ona seslenip elini salladı. “Aileyle tanışma zamanı.” Tristian, ikizlerin Stacey'i eğlendirdikleri döşemeli piknik masalarından birine götürdü.

“Tamam. Henüz içmeye başlamadım ama çift görüyorum,” Ashton buzları eritmesini umarak şaka yaptı.

Onları duyan Damien ve Devin, Tristian'ın masanın üzerine koyduğu bir şişe şarabı görüp bakışlarıyla onu izlemeye başladı.

“Hey, bu dedemin gizli mahzenindeki şişelerden biri. Uzun zaman önce, büyükbabamla babamı bunlardan birini içerken görmüştüm.” Devin şişeyi kaptı ve merakla mantara baktı. “Bunu hangi cehennemden buldun?”

Tristian daha cevap bile vermeden, Damien Ashton’a doğru başını salladı. “Tristian? Bunu kimin için getirdin? Başka bir adama kafamızda başka bir delik kadar ihtiyacımız var.” İkizlerin şaşkın bakışları arasında kollarını Stacey’e doladı.

“Ha ha,” Tristan bardakları indirdi. “Sizi Ashton Fox ile tanıştırmak istiyorum, Angel’ın erkek arkadaşı.” Parmağını kaldırdı ve onları Ashton'a tanıtırken işaret etti. “Ve bunlarda Devin ve Damien, kuzenlerimiz, zaman bulduğunda onlara işkence etmek için gelen Stacey ile birlikte.” Stacey'in inkâr etmeyeceğini bilerek göz kırptı.

Ashton tokalaştı ve ikizler parmaklarını kıracakmış gibi sıkarken bağırmamak için zor tuttu. Tekrar kan gitmesi için avucunu sıktı, gülümsedi ve “Angel sizden çok bahsetti beyler. İkizlerle sonunda tanıştığıma sevindim.” dedi.

“Yani Angel sana öpüşmekten en çok hoşlandığı kuzenlerinden bahsetti mi?” Damien ifadesizce sordu.

“Evet, ayrıca gayretlerinizden dolayı burunlarınızın kanadığından da bahsetti,” Ashton onun kadar ciddi konuştu, biraz sıkılmıştı. Testosteronu artırmak istiyorlarsa, istedikleri olacaktı.

Tristian güldü ve Ashton’ın sırtına vurdu, “Al onu oğlum.”

“Ciddi misin?” Stacey sordu, Devin’ın çalkaladığı şarap bardaklarından birini alarak Tristian’la birlikte güldü.

“Neredeyse hiç, söyleyebildiğim kadarıyla.” Damien bardağını tuttu ve yere indirdi. Angel’ın kendine yeni bir koruma tuttuğunu görmek üzücüydü. Kızılderili tugayı yeterli değil miydi?

Tristian, ikizleri görmezden gelerek, bakması için Ashton’ın omuzuna dokundu. “Robert Amca ve karısı Dianne şurada,” sıcak küvete tırmanmaya çalışan çifti işaret etti. “Bir nedenden dolayı ikizlerden sonra çocuk yapmayı bıraktılar.” Ashton’ın sırıttığını görünce gülmemek için kendini zorladı.

“Arkadaşın kim?” Tiffany diz çöktükten sonra dizini Devin'in yanına koyup sıkılmış ama meraklanmış gibi eğildi. Bebek mavisi bir bikini giyiyordu, bu bikini birkaç beden küçüktü ve belinin etrafına sarılmış ince bir sargı vardı.

Göğüslerine bakmak için dönünce Devin’ın kulağına bir tokat attı. “Hey, Kes şunu seni sapık.”

“Vazgeç Tiff, o alındı,” dedi Devin acayip bir ses tonuyla ve sonra gözlerini kırpıştırdı. “Sanırım sonunda bana kaldın.” Damien'in Stacey’i öpmeye çalıştığı fark edince hırladı. “Lanet olsun Damien, sana bir dakika arkamı dönemeyecek miyim?”

İkizler tartışmak için birbirlerine eğilmeye çalışırken, Stacey hala onların ortasındaydı. Her birinin omuzuna hafifçe ellerini koydu ve itti. “Kesin şunu beyler, yoksa yemin ederim eve döneceğim,” diye uyardı.

“Tiffany, Ashton’la tanış, Angel’ın misafiri,” Tristian’ın amacı onun statüsünü erkek arkadaşlıktan misafirliğe düşürmekti. Eğer Tiffany Ash’i tavlamak isterse kimse onu durduramazdı. “Tiffany buradaki, en küçük kuzenimiz ve buralarda bir yerde iki kardeş var.”

“Havuzda arkadaşlarıyla birlikteler,” Tiffany, Devin kadar somurtkan bir sesle bağırdı. Gözlerini devirdi, Devin'in elini tuttu ve onu sandalyesinden çekti. “Haydi, biraz ıslanalım.”

“Elbette, "Devin havuza doğru giderken Stacey’in poposunu tokatladı.

Ashton kaşlarını çattı ama yüksek sesle bir şey söylememek için dilini ısırdı. Üstelik aklından geçenleri söylese, aile muhtemelen onun üzerine çullanırdı.

Tristan, yüksek dalış merdivenine tırmanan koyu saçlı kızı işaret etti, “Bu Paris, Tiffany’nin büyük kız kardeşi. Ve arkasındaki merdivenden çıkan tuhaf adam muhtemelen haftanın yeni oyuncağı olacak, çünkü onu daha önce hiç görmedim.” Koltuğunu havuzun diğer ucuna doğru çevirdi. “Ve çocuk bölümündeki iki adamdan birisi Jason olabilir, erkek kardeşleri.”

“Burada şarabın içinde ne var?” şaka gibi anlaşılmasını umarak sordu Ashton.

“Benim neden içmediğimi sanıyorsun?” Ashton’dan gittikçe daha fazla hoşlanarak gülümsedi Tristian, hayat bazen çok boktan. “Anneleri yakında ortaya çıkar. Carley teyze.” Damien kulak misafiri olmazdı, Ashton'a yaklaştı ve fısıldadı, “Yani, o kadar sarhoş ki yürüyemez.”

“Bahse girerim bu o,” Ashton, Angel'a bakmak için bakındığından başını salladı. Orta yaşlı bayan kızlara benziyordu ama saçları kısaydı ve çok fazla makyajı vardı. Biraz yorgun görünüyordu, yoksa bir dakika, sendeledi mi?

“Evet, bu o. Bahse varım direk liköre gidiyor.” Carley Tiki-Bar'dan bir şişe crown royal alıp sandalyesine götürdüğünde Tristian kazanma sesine benzer bir zil sesi taklidi yaptı.

“Peki, bu kim?” Ashton girişteki Angel yaşlarındaki uzun kahverengi saçlı ve güzel ciltli kızı işaret ederek sordu.

“Bu da diğer kuzenimiz,” Tristian koltuğundan kalktı ve yarı yolda onu karşıladı. Bunun Ashton’ı çıldırtacağını bilerek kafasını eğdi ve Shae’yi uzun tutkulu bir şekilde öptü. Gösteri için yeterli olduğunu düşündükten sonra kızın dudaklarının arasından nefes aldı. “Bana kızma ama biraz önce Angel’ın erkek arkadaşına senin kuzenlerimizden birisi olduğunu söyledim. Henüz koltuğundan düşmedi mi?”

Shae kıkırdadı, "Hayır, ama yüzü hep böyle solgun mu?”

Tristian omuzunun üzerinden baktı ve Ashton’ın aniden diğer yöne bakıyormuş gibi yaptığını görünce kahkahaya boğuldu. “Tamam, onu kurtaralım.” Tristian elinden tutarak onu masaya doğru götürürken Damien ve Stacey’in havuzda Devin’e katıldıklarını gördü.

“Bu benim kuzenim Shae,” Shae onu dürterken beline sarıldı. “Yani kız arkadaşım Shae demek istedim,” suçlu bir şekilde gülümsedi.

Ashton ellerini göğsünün üzerinde birleştirdi ve başını eğerek onları inceledi. “Kız kardeşin nerede? Aniden birisinin arkasına saklama isteği duydum.”

“Erkek kardeşim sana zor zaman mı geçirdi?” Angel hemen arkasından seslendi. Shae’ye gülümsüyordu kuzen sözünü duymuştu.

“Tanrıya şükür,” Ashton başını eğip Melek uzandı ve dudaklarında hafif bir öpücük kondurdu. Aniden kıskançlaştı çünkü bu öpücük Hunter’a yaptığının yarısı kadar bile tutkulu değildi. “Birkaç saat daha yirmi bir yaşında olmayacağımı biliyorum ama kardeşin bana içki içirmeye çalışıyor.”

Onu yanına doğru çeken Ashton, arkasında Kızılderilinin olup olmadığını görmek için kısa bir bakış attı. Tiki Barın orada bir adamın onları izlediğini gördü, Hunter olduğunu zannederek kaşlarını çattı ama sonra olmadığını anladı. Bu adam Kızılderiliydi ama onunla ilgili bir şey daha önce tanıştıklarından daha tehlikeli olduğunu düşündürüyordu.

Ray kaçırmak yerine, Angel'ın erkek arkadaşına gözlerini kilitledi. Ona soğuk bir şekilde bakarak, doğruca onlara doğru yürümeye başlamıştı ve asla göz temasını bırakmıyordu. Angel’ın bakışlarını takip ettiğini anlayan Ray Ashton’ın ne düşüneceğini önemsemenden Angel’a bakarken ifadesini yumuşattı.

Конец ознакомительного фрагмента.

Текст предоставлен ООО «ЛитРес».

Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на ЛитРес.

Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

Вы ознакомились с фрагментом книги.

Для бесплатного чтения открыта только часть текста.

Приобретайте полный текст книги у нашего партнера:


Полная версия книги

Всего 10 форматов

bannerbanner