Читать книгу Kırgızca Türkçe Deyimler Sözlüğü ( Анонимный автор) онлайн бесплатно на Bookz (16-ая страница книги)
bannerbanner
Kırgızca Türkçe Deyimler Sözlüğü
Kırgızca Türkçe Deyimler Sözlüğü
Оценить:
Kırgızca Türkçe Deyimler Sözlüğü

4

Полная версия:

Kırgızca Türkçe Deyimler Sözlüğü

cakşı catıp, cay turuñuz (ЖАКШЫ ЖАТЫП, ЖАЙ ТУРУҢУЗ) [iyi yatıp iyi kalkınız] Allah rahatlık versin! İyi geceler!

cakşı çıkma (ЖАКШЫ ЧЫКМА) [iyi çıkma] Mükemmel, dört dörtlük: “ ‘Atanın uulu’ dep baa berişet cakşı çıkma cigitke.” -ZP. (“İnsan evladı!” diyerek övdüler, mükemmel olan delikanlıyı.)

cakşı kör- (ЖАКШЫ КӨР-) [iyi görmek] 1. Saygı duymak, değer vermek, yakın görmek: “Cuma, seni cakşı körörümdü bilesiñ.” -KK. (Cuma, seni kendime yakın gördüğümü biliyorsun.) 2. Sevmek, gönlünü kaptırmak: “Cakşı körgön coldoşuñ, camandık işke bardırbayt.” -KPA1. (Sevdiği dostunun kötü bir işe karışmasına engel olur.) 3. Hoşlanmak: “Bul sözdü kişige aytuudan körö komuz menen bayandoonu cakşı körçü elem.” -KK. (Bu sözü kişiye sözlü olarak söylemek yerine kopuzla anlatmaktan hoşlanırdım.)

calaa cap- (ЖАЛАА ЖАП-) [iftira kapamak] İftira atmak, kara çalmak: “Cok cerden calaa cabat.” -KA2. (Yok yere kara çalar.)

calaaga cıgıl- (ЖАЛААГА ЖЫГЫЛ-) [iftiraya kapılmak] Suçlu bulunmak, suçunu kabullenmek: “Calaaga cıgılıştuu bolup, kaçıp kelgemin.” -KK. (Suçlu bulununca kaçıp geldim.)

calakorduk kıl- (ЖАЛАКОРДУК КЫЛ-) [iftiracılık yapmak] İftira etmek.

calañ cüz (ЖАЛАҢ ЖҮЗ) [yalın yüz] Sözünde durmayan, yüzsüz, ikiyüzlü.

calañ ot, caydak töş (ЖАЛАҢ ОТ, ЖАЙДАК ТӨШ) [yalın ot, cavlak döş] bk. caydak töş.

calañ tonduu (ЖАЛАҢ ТОНДУУ) [yalın kürklü] bk. calan tonduu, calgız attuu.

calan tonduu, calgız attuu (ЖАЛАН ТОНДУУ, ЖАЛГЫЗ АТТУУ) [yalın kürklü yalnız atlı] Hiç kimsesi olmayan, yalnız: “Calañ tonduu, calgız attuu kembagaldardın üröyün uçurat” -KTS. (Hiç kimsesi olmayan yoksulların yüreğini ağzına getirir.)

calañ tonduu, caydak attuu (ЖАЛАҢ ТОНДУУ, ЖАЙДАК АТТУУ) [yalın kürklü, cavlak atlı] bk. calañ tonduu, calgız attuu.

calañ töş (ЖАЛАҢ ТӨШ) [yalın döş] bk. caydak töş.

calayak ooz (ЖАЛАЯК OOЗ) [bez ağız(lı)] Büyük ağız: “Calayak ooz, car kabak / aybatı katuu, cüzü zaar…” -ME1. (Ağzı büyük, alnı çıkık / Heybeti büyük, yüzü asık.)

caldırama tiy- (ЖАЛДЫРАМА ТИЙ-) [sersemlik dokunmak] Sersemleşmek, bir durum karşısında hareketsiz kalmak: “Cigit emne kıların bilbey, caldırama tiyip, tigilerdin artınan karayt.” -KA1. (Delikanlı bu tuhaf durum karşısında ne yapacağını bilemeyip onların arkasından bakıyor.)

calgan düynö (ЖАЛГАН ДҮЙНӨ) [yalan dünya] Yalan dünya, fâni dünya, ölümlü dünya, gelip geçici dünya: “Calgan düynödö, ölböy, öçpöy kim kalgan.” -CB1. (Yalan dünyada kim ölmeden kalabilmiş?)

calgan tüş (ЖАЛГАН ТҮШ) [yalan öğle] Kuşluk vakti: “Calgan tüştö üydü karay col tarttım.” -ME3. (Kuşluk vaktinde evin yolunu tuttum.)

calgız at, calañ tonduu (ЖАЛГЫЗ АТ, ЖАЛАҢ ТОНДУУ) [yalnız at, yalın kürklü] bk. calan tonduu, calgız attuu

calgız ayak col (ЖАЛГЫЗ АЯК ЖОЛ) [yalnız ayak yol] Patika, dar yol.

calgız başı eki bol- (ЖАЛГЫЗ БАШЫ ЭКИ БОЛ-) [yalnız başı iki olmak] bk. bir başı eki bol-.

calgız boy (ЖАЛГЫЗ БОЙ) [yalnız boy] 1. Bekâr: “Közgö körüngüdöy dele özgörüü cok, men baştagıday ele calgız boymun.” -ÇA1. (Gözle görünür hiçbir değişiklik yok, ben önceki gibi bekârım.) 2. Tek başına, yalnız başına: “Calgız boy, küyöösü soguşta cürgön ayaldardın da egini kar astına kaluuçu emes.” -AU2. (Eşi cephede olan, tek başına kalmış kadınların bile ekinleri kar altında kalmazdı.)

calkoo tamırı sok- (ЖАЛКОО ТАМЫРЫ СОК-) [tembel damarı çarpmak] Tembellik etmek, tembelliği tutmak: “Bügün işti baştabay ele koyoyunçu, calkoo tamırım sogup turat.” -AJ. (Bugün bu işe başlamayayım, tembelliğim üzerimde.)

cal-kuyrugu tögülgön (ЖАЛ-КУЙРУГУ ТӨГҮЛГӨН) [yele kuyruğu dökülen] Besili, iri, heybetli (at için kullanılır): “Cal kuyrugu tüyülgön argımaktar.” (Heybetli yağız atlar.)

calpak otur- (ЖАЛПАК ОТУР-) [yayvan oturmak] Alçak yere oturmak.

calpak til (ЖАЛПАК ТИЛ) [yassı dil] 1. Uygun bir dil, tatlı dil: “Calpak til menen tüşünüktüü kılıp aytkanda ustattan şakirt ötöt.” (Uygun bir dille söylenecek olursa “Boynuz, kulağı geçer.”) 2. Konuşma dili, günlük dil: “Munu calpak til menen tüşündürbösöñ, tüşünböyt.” (Bunu konuşma dili ile anlatmasan, anlamayacak.)

calpak tilge sal- (ЖАЛПАК ТИЛГЕ САЛ-) [yassı dile almak] Tatlı dille konuşmak.

calpı til tabış- (ЖАЛПЫ ТИЛ ТАБЫШ-) [ortak dil bulmak] Ortak nokta bulmak.

cam kıl- (ЖАМ КЫЛ-) [bütün yapmak] Rahatlatmak, ferahlatmak, sakinleştirmek: “Meni şaylap kan kılsañ / Köñülümdü cam kılsañ.” -K-O. (Beni seçip han yapsan / Gönlümü ferahlatsan.)

caman apaz başta- (ЖАМАН АПАЗ БАШТА-) [kötü apaz başlamak] Şom ağzını açmak: “Caman apaz baştabay cön oturçu.” -ÇJ. (Kötülüğe yormadan sus.)

caman aram (ЖАМАН АРАМ) [kötü haram] 1. Kötü, üçkâğıtçı. 2. Çocuklara nazar değmemesi için söylenen sevgi sözcüğü.

caman aytpay, cakşı cok (ЖАМАН АЙТПАЙ, ЖАКШЫ ЖОК) [kötü söylemeden iyi yok] Kötülüğün olduğu yerde iyilik de vardır.

caman coro baştaba- (ЖАМАН ЖОРО БАШТАБА-) [kötü coro başlamamak] Kötüye yormamak.

caman körgöndün börkü kazanbaktay (ЖАМАН КӨРГӨНДҮН БӨРКҮ КАЗАНБАКТАЙ) [sevmeyen (kişi)nin börkü (başlığı) kazanbak gibi (kazanbak, göçmenlik hayatta kazanın kırılmaması için çubuktan örülmüş kılıf)] Sevilmeyen insanın yüzü çirkin, görünümü çekimsiz.

caman köz (ЖАМАН КӨЗ) [kötü göz(lü)] 1. İçi dar, kıskanç. 2. Nazar.

caman közü menen kara- (ЖАМАН КӨЗҮ МЕНЕН КАРА-) [kötü gözüyle bakmak] Kötü gözle bakmak: “Caman közdördön, caman sözdördön sak-tay kör!” -CO. (Kötü gözlerden, kötü sözlerden koruyasın.)

caman közü menen tikte- (ЖАМАН КӨЗY МЕНЕН ТИКТЕ-) [kötü gözüyle uzun bakmak] bk. caman közü menen kara-.

caman ooz (ЖАМАН ООЗ) [kötü ağız] 1. Dedikoducu, ağzında bakla ıslanmayan: “Anday caman oozdordon sak boluu kerek.” -KTS. (Öyle dedikoduculara karşı uyanık olmak gerek.) 2. Ağzı bozuk.

caman sarı (ЖАМАН САРЫ) [kötü sarı] Yırtıcı bir kuş türü.

camanat bol- (ЖАМАНАТ БОЛ-) [kötü ad(lı) olmak] Adı kötüye çıkmak.

camanat kıl- (ЖАМАНАТ КЫЛ-) [kötü ad(lı) yapmak] Adını kötüye çıkarmak: “Bizdi kılba camanat.” -CM. (Bizim adımızı kötüye çıkarma.)

camanattı kıl- (ЖАМАНАТТЫ КЫЛ-) [kötü adlı yapmak] Adını kötüye çıkarmak.

camandıktı közüñ körbösün (ЖАМАНДЫКТЫ КӨЗҮҢ КӨРБӨСҮН) [kötülüğü gözün görmesin] bk. közüñ camandıktı körbösün.

cambaşı cerge tiybe- (ЖАМБАШЫ ЖЕРГЕ ТИЙБЕ-) [kalçası yere değmemek] Sırtı yere gelmemek: “Uşu küngö çeyin cambaşı cerge tiye elek.” -CAT. (Bugüne kadar sırtı yere gelmiş değildir.)

cambaşı cerge tiygençe (ЖАМБАШЫ ЖЕРГЕ ТИЙГЕНЧЕ) [kalçası yere değene dek] Ömrünün sonuna kadar: “Cambaşı cerge tiygençe, baldarım dep cürüp öttü.” -KTS. (Ömrünün sonuna kadar evlatlarımdiyerek yaşadı.)

camga tüş- (ЖАМГА ТYШ-) [kaseye düşmek] Gözü kara olmak, kendini ateşe atmak: “Bala üçün kişi otko, camga tüşöt.” -KTS. (Evlat için insan kendini ateşe bile atar.)

camgır kagar (ЖАМГЫР КАГАР) [yağmur silken] Bir tür kalpak.

can açır (ЖАН АЧЫР) [can acıyıcı] Yürek sızısı, acısı: “Anın can açırı calgız cetim bala ele” (Onun yürek sızısı, yalnız yetim çocuktu.)

can açıt- (ЖАН АЧЫТ-) [can acıtmak] Acı vermek, yürek sızlatmak, canını acıtmak: “Can açıtkan çındıktı ayttı.” -KTS. (Acı veren gerçeği söyledi.)

can alaketke kel- (ЖАН АЛАКЕТКЕ КЕЛ-) [can harekete gelmek] bk. can alaketke tüş-.

can alaketke tüş- (ЖАН АЛАКЕТКЕ ТҮШ-) [can harekete girmek] 1. Tüm gücüyle gayret etmek: “Arı-beri dalbastap, suramcılap can alaketke tüşöm.” -ÇA (Oraya buraya koşturup araştırarak tüm gücümle gayret ediyorum.)

2. Tüm gücüyle işe girişmek: “Oşonduktan can alaketke tüşüp işteşüüdö.” -ÇA (O yüzden tüm güçleriyle çalışıyorlar.)

can algıç (ЖАН АЛГЫЧ) [can alıcı] 1. dnb. Azrail: “Can algıç artınan kuup kelatkanday…” -BM. (Ardından Azrail kovalar gibi…) 2. Vicdansız, acımasız, taş kalpli: “Biz mınday can algıçtarga kol saluu mınday tursun, tike karay albaybız.” -MA1. (Biz, böyle vicdansızlara karşı çıkmak şöyle dursun, bakmaktan bile korkardık.)

can arga (ЖАН АРГА) [can çare(si)] Can çabası.

can arga kıl- (ЖАН АРГА КЫЛ-) [can care(si) yapmak] Canını kurtarmak için çare aramak, gayret etmek: “Can arga kılıp toogo ördödü.” -KM1. (Canını kurtarmak için çabalayıp dağlara ağdı.)

can ayabay (ЖАН АЯБАЙ) [canını esirgemeden] Tüm gücüyle, ölümüne, canını esirgemeden: “Can ayabay küröşö baştadık.” -KTS. (Tüm gücümüzle mücadeleye başladık.)

can ayak (ЖАН АЯК) [can kâse(si)] 1. Sefer tası. 2. Kutucuk, enfiye kutusu.

can ayaşpas (ЖАН АЯШПАС) [can esirgemeyecek] bk. can kıyışpas.

can bagar (ЖАН БАГАР) [can bakıcı] bk. can baktı.

can bak- (ЖАН БАК-) [can(ına) bakmak] Gününü gün etmek.

can baktı (ЖАН БАКТЫ) [can(ına) baktı] Asalak, abacı, otlakçı.

can baktılık (ЖАН БАКТЫЛЫК) [can bakıcılık(ı)] Asalaklık: “Can baktılıkka aylanışına ukuktuk mıyzam çaraları col berbeyt.” -FEK. (Asalaklığa dönüşmesine kanunlar izin vermez.)

can ber- (ЖАН БЕР-) [can vermek] 1. Can vermek, can teslim etmek, ölmek, vefat etmek: “Can surasa, can bergendey…” -CO. (Canını istesen, canını verir gibi…) 2. Yemin etmek, ant içmek. 3. Ömür vermek, can vermek, yaşatmak: “Teñir ata can bersin.” -SB. (Tanrı ömür versin.)

can bıçaktın mizinde (ЖАН БЫЧАКТЫН МИЗИНДЕ) [can bıçağın ağzında] Ölümle burun buruna, çok tehlikeli durumda, kelle koltukta: “Can bıçaktın mizinde turup, kimge kim boor tartmak ele.” -KTS. (Ölümle burun buruna iken kim kime yardım edebilirdi ki?) “Can bıçaktın mizinde turup, kimge kim boor tartmak ele.” -KTS. (Kelle koltuktayken kim kime yardım edebilirdi ki?)

can birge (ЖАН БИРГЕ) [can birlikte] 1. En yakın, birbiriyle çok yakın, yediği içtiği ayrı gitmeyen: “Kızga can birge ceñesi koşo keyip, koşo sızdayt.” -TS1. (Kızın en yakını olan yengesi de kızla birlikte ağlar, üzülür.) 2. Yar, sevgili: “Keteli, can birgem…” -TK. (Gidelim sevgilim…)

can buradar (ЖАН БУРАДАР) [can birader (kardeş)] En yakın dost, akran.

can büdögö tüş- (ЖАН БҮДӨГӨ ТҮШ-) [can telaşa düşmek] bk. can alaketke tüş-.

can bütkön (ЖАН БҮТКӨН) [can biten] Canlıların tümü, canlılar dünyası.

can cabıla (ЖАН ЖАБЫЛА) [can kaplayarak] Tamamıyla, tamamen, baştan sona, büsbütün, komple: “Can cabıla Cakıptın mañdayına kelgeni.” -SO. (Bütünüyle toplanarak Cakıp’ın karşısına gelmesi.)

can candan- (ЖАН ЖАНДАН-) [can(ı) canlanmak] Aile kurmak, hayat geçirmek.

Конец ознакомительного фрагмента.

Текст предоставлен ООО «Литрес».

Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

Вы ознакомились с фрагментом книги.

Для бесплатного чтения открыта только часть текста.

Приобретайте полный текст книги у нашего партнера:


Полная версия книги

Всего 10 форматов

bannerbanner