Yazı makinesi unvanını layıkıyla taşıyan Tanzimat dönemi yazarımız Ahmet Mithat Efendi’den kendine özgü dil ve üslubuyla kaleme aldığı başarılı bir eser: Taaffüf… Roman kahramanlarımızdan Rasih Efendi, Türk âdetleriyle yetiştirilmiş, iyi yürekli ve kültürlü genç bir beydir. Saniha Hanım ise biraz alafranga ama o da iyi yetiştirilmiş, kültürlü genç bir hanımdır. Birbirleriyle evlenmesi münasip görülmüş, ahlaklı ve birbirine denk yetiştirilmiş bu iki gencin ilişkisi evlilikle nihayet bulur. Bu evlilik ufak bir sınavdan geçecektir. Bu sınavda “Minerva gibi mi yoksa Venüs gibi mi davranılacak? Gerçek bir aşk hikâyesi mi yoksa sadece bir idefiks mi?” diye düşünürken sadakatinden ve ahlakından hiçbir zaman ödün vermeyen roman kahramanımız Saniha Hanım’ın ağzından şu büyülü sözler dökülüverir: «Geçen gün size 'Rasih’im ben sana âşığım!' dememiş miydim? Bunu tekrar ederim. Rasih’im, sana yeniden âşığım! Fakat yalnız o tasvir bahsini, o mitoloji bahsini, her gün anlatarak ve birçok meseleyi de onlar üzerinden ve fevkalade bir maharetle hallederek ve bu cihetten erkek nevinin en güzidelerinden olduğun için değil! O mektup parçalarını yeniden tertip ederek zevcenin epeyce bir kabahatine vâkıf olduğun hâlde onu yüzüne vurarak kendisini mahcup ve zor durumda bırakmayı istememek derecesinde bir cömertlik ve kahramanlıkta bulunduğun için sana yeniden âşık oldum Rasih’im!»
все жанры