Читать книгу Tezer yahut Melik Abdurrahmân-is-sâlis (Abdülhak Hamit Tarhan) онлайн бесплатно на Bookz
bannerbanner
Tezer yahut Melik Abdurrahmân-is-sâlis
Tezer yahut Melik Abdurrahmân-is-sâlis
Оценить:
Tezer yahut Melik Abdurrahmân-is-sâlis

3

Полная версия:

Tezer yahut Melik Abdurrahmân-is-sâlis

Abdülhak Hamit Tarhan

Tezer yahut Melik Abdurrahmân-is-sâlis

EŞHAS

Melik-ül-Mansûr Abdurrahmân-is-sâlis.

Tezer: İspanyalı bir kız.

Rişar: Bir genç İspanyol.

Erkân-ı devlet.

Uzamây-ı millet.

Meşâyih ve ulemây-ı İslâm.

Rehâbîn.

Ahâlî-i müslime ve îseviyye.

Hademe ve cevârî.

BİRİNCİ FASIL

Kortoba şehri haricinde ağaçlar içinde bir kulübe

BİRİNCİ MECLİS

TEZER, RİŞAR

Tezer

Pek münâsip olur benim bu ricâm.Bu gidişle fenâ demek encâm.

Rişar

Diyelim ki ricâm olur makbûl.Sence makbûl olur mu tarz-ı kabûl?

Tezer

Bîkesâna pederce yardım eder;Hem meliktir bize o hem de peder.

Rişar

Bir maîşet niyâzı mutlaktır.

Tezer

Bu senin re’yine muallaktır.Yeter oldu, Rişar, zarûretimiz.An-be-an artıyor küdûretimiz.Arzeder oldu âlem-i vahşetBana her sâatinde bir dehşet.Her ne yapsak belâ günü bitmez,Anda gûyâ güneş gurûb itmez!Ben emînim Halîfe müşfiktir.

Rişar

Bunda da re’yimiz muvafıktır.

Tezer

Bâb-ı ihsânı her mahalle yakın.

Rişar

Kaailim, git, fakat gecikme sakın!

Tezer

Ne işim var? Garaz bir istimdâd.Ana âid olan da bir imdâd.Fukarâ böyle istiâne eder;Küberâ onlara iâne eder.

Rişar

Bu müsellemse de, küçüklerdenBa’zı işlerde istiâne eden,Halka hâmi olan ekâbirdirKi teâvünde halk ile birdir.Pek gurûr etmesin o sâhib-tâc,Hem muindir bu halka, hem muhtâc!Hüsnün olsa nigâhına meşmûl,Sana da ondan ilticâ me’mûl:Şâhid olsak da hüsn-i niyyetine,Sen girersen fakat maiyetineBelki mahrûm-ı hüsn olur niyyetHükmdârâna olmaz emniyet.Gecikirsen netîce firkattir!

Tezer

(müzâh ile)

Firkat olmuş ne var?.. Muvakkattir.

(mekanetle)

Bir zarûrî mürâcaattir bu.

Rişar

Adetâ hırs-ı menfaattir bu.

Tezer

Aksi bir bîkesin gurûru demek!

(hazırlanır)


Rişar

Gidişin ömrümün mürûru demek,Olmasın bâri böyle müsta’cel!

Tezer

(meraretle)

Halbuki gitmesem gelen şey ecel.

Rişar

Ecel etsin bizi ederse cüdâ!Neye tavsît olunmalı a’dâ?

Tezer

(hazırlığında devam ile)

Ayrılırsak da gönlümüz tev’em;Bu tesellî ile gelir neş’em.

Rişar

Sen bana hep vücûden ol da refîk,Rehber olsun gönüllere tevfîk!Sen hemen kalma hâric-i derde;Kaailim ben seninle her derde!

Tezer

(nevazişle)

Ben seni terk eder miyim, Rişar’ım?Nerde olsam senin için yaşarım.

Rişar

Git; fakat kimse olmasın engel;Hele mümkinse geç git, erken gel! PERDE

İLÂVE-İ FASL

Kortoba’da sarây-ı hükümdârîde âdi surette mefruş bir oda

MELİK ABDURRAHMÂN-İS-SÂLİS, TEZER

Melik

Çekdiğim derd olup da, dünyâdaHer işim bâis olsa feryâda,Yetişir vechinin tecellîsi;Sen olursun onun tesellisi!Tal’atin sanki mihr-i nev-peydâ,Hâl-i ye’sim de bir şeb-i yeldâ!

(Tezer’e dikkat ederek)

Şeb-i yeldâ zevâle nâil olur,Mihr-i hüsnünle zıll-i zâil olur.

Tezer

Sizce makbûl olursa ikrârım,Buna benzer benim de esrârım.Bezminizde safâm olur efzûn;Anda bir lahza olmadım mahzûn.Hele mahrûm olursam andan ben,Kalırım zevk-i în-ü-andan ben;Bana ancak huzûrunuz dünyâ;Hâric-i bezminiz adem gûyâ!

Melik

(kasd-ı teeribe gösterir bir tarzda)

Bir zaman halk içindi efkârım;Hâlika münhasırdı ezkârım.Bak ne gösterdi Hâlık-ı a’del:Seni sevdim bugün o halka bedel!Sinnim olmuş iken karîn-i kemâl.Şimdi bildim nedir safây-ı cemâl!Önce bir nefs idim ben insânî,Şimdi oldum bu yolda nefsânî!İşte encâm-ı tâli’-u-tedbîr!Gel bu rü’yâyı eyle sen ta’bîr.

Tezer

Çoktan İspanya yok, fakat hâlâMatem etmekte bir takım cühelâ.Ağlasın haşre dek o mağbunlar,Bana aslâ dokunmuyor bunlar.Ne demekmiş derim vatan, millet?Bana siz elverirsiniz devlet!

Melik

(mütehevvir)

Kalbine girmemişse hiss-i vatan,Onu sen kaale alma, bâri utan!Kız, köpekler bile vatanperver!Vatanı sevmiyen aceb ne sever?

Tezer

(kalbî)

Şâh hazzetmiyor müdâhinden!Buna olmaz olur mu hayret eden?Arabın hükmdârı, hâmisiOluyor hasmımın muhâmîsi!

(cehrî)

Önce ettim vazîfemi icrâ;Şimdi kaydimde olmuyor, zîrâVatana yâver oldu devletiniz;Halkı halkeyledi adaletiniz;Arzıhâlimde cümlesi meşrûh.

Melik

Böyle de olsa maksadın mecrûh.Vatan etbâ’ için de bir ni’met:Bana mı münhasır ona hizmet?Yalınız hizmet eyleyim, a’lâ;Müsmir olmaz o hizmetim aslâ.Bana yardımcı olmayınca umûm,Belki her ettiğim olur mezmûm.Ne kadar olsa bir melik mukdim,Vatana herkes olmalı hâdim.Ağlıyanlar fakat neden mağbûn,Ki eğer onlar olmasaydı zebûn,Vatanı hıfzederdiler elbet.

Tezer

O vatan şimdi de değil gurbet.

Melik

Neye İspanya yok dedin çoktan?

Tezer

Onu sizler var ettiniz yoktan!

Melik

Yokluk addettiğin ne olsa gerek?

Tezer

Kıral İspanya’dan çıkıp giderekYerine diğeri mukîm olmak.

Melik

Buna giryân olan neden ahmak?Sence esbâbı varsa et ta’dâd.

Tezer

(muztarib)

Önceki zannı ettim istirdâd!

Melik Tezer

Aksini et bana o halde beyân:Neden ahmak değil olan giryân?İsmi bir devletin değişse eğer,Halka bundan ziyan gelir mi meğer?

(tebelbülden sonra)

Kırala câ-nişîn olunca melik,Ağlamak şüphe yok ki câhillik!

Melik

(kalbî)

Uymuyor bir sözü öbür sözüne!

Tezer

(kalbî)

Girme kaabil değil bunun gözüne!

Melik

Yine dâim o milket-û-millet.

Tezer

(tecellüd ile)

Neme lâzım o millet-û-devletKi bizim borcumuz sana hizmet?Sen sağ ol elverir!

Melik

Bu bir töhmet!

(Hiddetle gezinir.)


Tezer

(kalbî)

Her sözüm tab’ına tehâlüfde,Âcizim doğrusu teellüfde!Şüphelenmekteyim bu bîkesden.

Tezer

(kalbî)

Ya nedir iştibâhı da’vet eden?

Melik

(kalbî)

Olurum şimdi sırrına âgâh!(Tezer’e hasr-ı nazar eder.)

Tezer

(kalbî)

Gazabı artıyor! Nedir o nigâh?Gözünü kalbine değirmekte!

(Melik dikkatte dâim)

Çâre buldum sarâya girmekte;Neyleyim gönlüne dehâlet için?

Melik

(bağteten)

Neme lâzım deyince millet için,Bana vâr ol demek ne lâzımdır,Ki melik millete mülâzımdır?Devlet-û-milleti bilen anlarKi melâzımla merciim anlar!Bu sözü kaale alsa bir diğeri,Tard olurdu anın bugün değeri!Bu nühûsetli fikri et ifnâ!Bil ki halkı edip de istisnâ,Bana -Vâr ol!– demek nühûsettir!

(Hiddetle yine gezinir.)


Tezer

(heyecan içinde kalbî)

Gözlerimde bu ne yübûsettir!Lâleler besliyor yüzümde arab,Yok mu bir damla yaş aman yâ Rab!?Terlesem de biraz hicâb olsa!Bed-duâdır bu, müstecâb olsa!Bu ne yâ Rab! Ne âteş-i çirkîn?Bunu ancak tufû eder teskîn!Ya kanımla söner harârettir!

(birdenbire pâbûs ile)

Câhilim, ettiğim cesârettir!Afvedin! Kılmayın beni tahcîl!

Melik

(men’ ile)

Halkı benden ziyâde et tebcîl;Ona hürmet bana riâyettir.

Tezer

Şahsınız halka bir inâyettir.Size yok ma’delette misl-ü-adîl!

Melik

Edelim gayri mebhasi tebdîl!Neye lâzım o bî-sebeb evsâf?Borcumuzdur adâlet-û-insâf,Halka zulmetsem iştikâ vârid;Adl için şahsını senâ bârid.Şüphesiz hâtırında olsa gerekKi bana arzıhâl ile gelerek,Eylemiştin geçende arz-ı cemâl;Şunu etmişti mahzarın icmâl:“Akrabamı zaman helâk etti.Vâlideynim vefât edip gitti.Bîkesim, pâdişâhım! imdâd et!Dilenir bir yetîmeye dâd et!Pençe-i fâkadan rehâ bulsun;Sana gelsin de câriyen olsun!”Ediyorken bunu sözün ifhâm,Şunu etmiş idi yüzün îhâm:“Ne kadar kaadir olsa, şâhı bugünEderim bir nigâh ile düşgün!Ne kadar âkıl olsa ehl-i fünûnBendeki fenn ile olur mecnûn!Ey melik Nâsır, ey şeh-i nâdirEy kerâmât-ı sulh ile kaadir,Ey fütûh-i cihâdı nâ-mahsûr,Seni bend eyledim, benim mansûr!”Zâhiren bir recâ gelirdi sözün;Bâtınen emrederdi sanki gözün.Ben de ettim, hemen görüp makbûl,Emri infâz ile recâyı kabûl!Seni tahlîs ile zarûretten,Ya’ni âzâd edip esâretten,Kendim oldum bugün esîr-i havâ!

Tezer

(şerm-i sun’i ile)

Bu kadar âcizâne söz ne revâ…

(kalbî)

Ne denir böyle vakf-ı dehşet iken?

Melik

Rıfk ile matlabın maişet iken,Aldığın gönlüm oldu cebrederek!

Tezer

(kalbî)

Çıkacak bir netîce sabrederek!

(Melik’e yaklaşa yaklaşa)

Pâdişâhımdınız o gün ancak,Sizdiniz hâlime muîn olacak.O sebepten ben ettim istimdâd;Siz de şâhâne ettiniz imdâd.Şimdi de mübtelây-ı sevdâyim!Yine de eski hürmetim dâyim.Lütfunuz önce bâis-i ikbâl;Şimdi de ünsünüz teselli-i bâl.Önce kurtardınız mezelletten!Sonca kurtarmayın bu illetten!Ne olur böyle haşre dek yatsam,Derdinizle mezâra can atsam?Afvedin, çok tecâvüz ettimse.Suçlu olmaz severse bir kimse!

Melik

(kalbî)

Bizi iğfâl için olan bu kelâmYine gaayetle dâfi’i âlâm!Beni soymak murâdı ber-takrîb.Bilerek gafletim ne emr-i garîb!

(ciddi)

Çektiğin gammış, ettiğinse suâl;Arzıhâlinde gördüğüm bu meâl.—Ne ise— buldun intiâşa zafer.Arz-ı hâl eylemek benim bu sefer:Şimdi de ben sana suâl edeyim…

Tezer

Dünkü fermânınızsa ben gideyim.Onu infâza kudretim mefkuud!

Melik

(handan)

Yine mümkindir iddihâr-ı nükuud:Verilir aylığın gidersen hem.

Tezer

(mütehazzin)

Gönlünüz böyle mi olur mülhem?

Melik

Mülhem olmak değil bu; istifhâm.

Tezer

Tardedin! Mültezem değil ithâm.

Melik

Maksadın durmamaksa bir söz kes.

Tezer

Yere geçsin benim gibi bîkes!

(tebâkî ederek)

Emriniz doğrusu keder-bahşâ!

Melik

Gitmeyi istemez misin?

Tezer

Hâşâ

Melik

Durmak ister misin?

Tezer

Emin olunuz!Sarayı terk eder isem kulunuz,Ölürüm bir belâlı mastabada!

Melik

Bildiğin kimse yok mu Kortoba’da?

Tezer

Durmak isterdi gönlüme sorsam,Günde bin kerre mahvolup dursam!Bildiğim varsa sizsiniz, meliğimBuna şâhid değil mi tazeliğim?Olamaz sizden ayrı gönlüm şen;Bir cehennem gelir bana gülşen!Yaşasam meskenim mezâristân!Ölmeden hamr ile yıkar mestân!..Hele ölsem de sonra zındanda,Belki na’şim kalırdı meydanda!

Melik

(handân)

Bizce gerdûne-i perî-i garâmÇift olur vâsıl-ı semây-ı merâm.Kimse benden tek olmasun rencûrKaailim ben olur isem mehcûr!..Birine varsa rağbetin bilfarz,Farz olur tahliyen edersen arz;Ona arzeylerim seni derhâl.

Tezer

Bu ne teklif, aman ne farz-ı muhâl!Bana zannım sadâkatim mühlik!

(takarrüb-künân)

Hep yalan söylemek mi bîkeslik?İ’timâd etmiyorsunuz ne desem!Öldürün nezdinizde kâzib isem!

Melik

Maksadım derdine devâ bulmak.

Tezer

Bana derman şu anda mahvolmak!İnanırlardı belki öldüğüme!Kaailim ölmeden gömüldüğüme!

(Melikte nîm-nigâh ile tecessüs-i teessür ettikten sonra dizlerine kapanarak bir hande-i mahremâne ile)

Yine mi kanmıyorsunuz sözüme?

(Melik düşünür.)

Ne için bakmıyorsunuz yüzüme?

(daha mahremâne)

Beni bir kerre okşasan ne çıkar?

Melik

(bağteten)

Sen çıkarsın! Demek ki fitne çıkar!

Tezer

(eli belinde)

Size bilmem nasıl yemîn etsem?Pâdişâhım! Cihanda yok kimsem!Zahmetim, râhatim sizinçündür.İlletim, sıhhatim sizinçündür.

(eliyle muttasıl melikin miyânını arayarak)

Yeter Allâh için beni üzme!

Melik

(kalbî)

Bilirim sözlerin bütün düzme!

Tezer

(kalbi ve daima tecessüste)

Neresinde aceb sinân-ı zeri?

(cehrî)

Anladım! Sevmiyorsunuz Tezer’i.Sonra nadim kalırsınız lâkin,O zaman istifâde nâ-mümkin.

(Melik’in hançerini gasbedercesine alıp)

Hele buldum: Bu bir yemîn olsun!Öleyim gönlünüz emîn olsun!

(İntihar edecek olur.)


Melik

(men’ ile)

Neden ettin ya ölmeğe istek?

Tezer

Buradan çıkmasın vücûdum tek!

Melik

(istiâde-i hançerle)

Neye lâzım? Sadâkatin derkâr.Neye lâzım ki etmedin inkâr?

Tezer

(ba’d-et-teneffüs)

Beni etmekle lutfa müstağrak,Sizsiniz cümleye bedel olarakRağbet-û-hürmet ettiğim insân,Şükrüne âciz olduğum ihsân!Bir benim, bir de siz şu dünyâda,Başka kim varsa hepsi rü’yâda,Hepsi gaaibde, hepsi ayn-i hayâl;Yalınız biz varız bize meyyâl!Sanki âlemde kimse yok da TezerYalınız Zât-i Şevketinle gezer!Bu kızı vermeyin, bugün alınız,Ki giderse yarın kalır yalınız!

Melik

Ne kadar doğru yolda etse sülûk,Âleme bed gelir zehâb-ı mülûk,Halk onun aybını görüp söyler,İyi de olsa çok beyenmezler.Seni herkes benimle bir görerek,Cebren almış deyip darılsa gerek.

Tezer

(muğber)

Beni teb’îd edin de görsünler.Sonra dağdan dağa götürsünler!Yardım olmazsa bir cihanbandan,Ne için ürkeyim beyabandan?Gaaib olsam ne var yabanlarda!Belki insaf olur çobanlarda!Kendimi dağ deyip de atsaydım!Canavar inlerinde yatsaydım!Beldeden aldığım belâ ve kederDağa kaçmakla belki ric’at eder!Bir mükedder ki sevdiği aramaz,Ona cem’iyyet-i beşer yaramaz!

Melik

(kalbî)

Dâimâ derd-ü-gam bize hemdem.Gölgesinden nasıl kaçar âdem?Beni aldatmak istiyor hele bak!Bunu göstermede siyâk-u-sibâk.

(cehrî)

Seni hiç kimse etmez istiskaal.

(dest ber-rîş-i tefekkür)

İhtiyârın ile kalırsan kal.

(Tezer ızhâr-ı beşâşet eder.)

Ne müşevvik benim, ne de mâni’;Olurum fikredip buna kaani’.İyi bildin ki gönlümü aldın,Acıdım; isterim dedin, kaldın.

Tezer

(kalbî)

Ne zaman istesem çıkıp dışarıGörürüm sevdiğim güzel Rişar’ı!

(pâ-bûs ile)

Ne büyük pâdişehsiniz!

Melik

(men’ ile)

O ne yâ!

Tezer

Beni bir sözle ettiniz ıhyâ!

Melik

(kalbî)

Ne de efkârı zıddına atvâr!

Tezer

Yolunuzda ölür isem yeri var!

Melik

(Tezer’in yine pâ-bûsunu red ve dûşuna vaz’ı yed ile)

Kal ve lâkin şunu unutma ki bizNe müşevvik sana ne mürtekibiz!

(Tezer nazar-ber-pây-ı ıztırâb, humret-nümûn-ı hicâb olur.)

Bil ki biz vâkıf-ı gam-û-tarabız;Âdemin kalbini görür Arabız!Ya’ni bir fikr-i bâtıl-û-ma’kuul,Bize bî-lâfz iken olur menkuul,Ne kadar olsa tecriben mermûz,Keşfeder Nâsır-i cihân-âmûz;Ona râz-i kader hüveydâdır,Fikri gayb-âşnây-ı ferdâdır;Aldanır şey değil, emîn ol emîn!

(Şiddetle gider.)


Tezer

(yalnız)

Ne kadar ihtiyar idi bu demin,Ki temâsımdan eyliyordu ibâ!

(güler)

Mütenâsib midir, nedir acabâ?Şimdi bir merd-i pür-tüvân oldu!Ehl-i cennet gibi cüvân oldu!Bu benim feyz-i vaslım olsa gerek!

(Yine güler.)

İyi ya, bir gece kabûl ederek,Beni olmaz mı etse hem-sohbet?O zaman öğrenir beni elbet!Hele olsun biraz daha meclûb;O zaman öğrenir nedir matlûb.Tâzeyim ben, Rişar’da gönlüm var! PERDE

İLAVE-İ FASIL

Bir ağaçlık altında

BİRİNCİ MECLİS TEZER, RİŞAR

Rişar

(istikbâl ile)

Lâyık-ı avdet oldu mu bu civâr?

Tezer

(müsâfaha-künân)

Bahtiyarız bugün Rişar!

Rişar

Acaba?Bence âmâlim olmak üzre hebâ!

Tezer

Bir zekâ, bir de hüsn olup âlet,Beni etmekle mazhar-ı devlet,Olduk âlâm-ı fâkadan salim.

Rişar

Bana dünyâyı verseler, zâlim,Seni vermez idim fakat hayfâ!Derdime yoktu başka yolda şifâ,Seni almak için seni verdim!Yaşamak üzre medfene girdim!

Tezer

(mütefekkir)

Ne de şâhâne tab’ı muhteremi!

Rişar

Bir büyük kalbe düşmanın keremiSû’-i te’sîr eder, mücerrebdir;Seni memnûn ederse ağrebdir!Borcumuz şâha nefret olsun hep,Ki değildir bizimle hem-mezhep.

Tezer

Çok yazık ki o sâhib-ül-ihsânO kadar merhametli bir insânKi gören zanneder nebî çıkmış,Bize mezhebce ecnebî çıkmış!Beni âğûş-ı lûtfuna alarakEtti bir bahr-i nûra müstağrak;

(bir kese irâesiyle)

İşte bir torba sîm-ü-zer!..

Rişar

Eyvah!Pek ucuz!.. Pek ucuz, Tezer, eyvah!

Tezer

(torbayı itâle ile)

Sana da ben bağışlasam, Rişar’ım,Ne yaparsın?

Rişar

(evvela mütekebbirane)

Suâline şaşarım!

(sonra mütereddidane)

İstemem!.. Halbuki…

(torbayı alarak)

Ne çâre?.. Kader.

(nevâzişle)

Şuraya vaz’eder teşekkür eder,Seni de okşarım!..

Tezer

(handan)

Daha?

Rişar

O kadar.

(torbayı muayene ile)

Her fesâda bu torbadır masdar!

Tezer

Hele senden benim müfârekatim,Abdirahman ile mürâfakatimHep geçinmek belâsıdır, ma’lûm.

Rişar

Ne denir, hükm-i tâli’-i mazlûm.Rızk için artık olmayız nevmîd;Bu sebepten Hudâya bin tahmîd!Firkate oldu münkalib fâka;Bu sebebten de lâ’net âfâka!

Tezer

İşte bak zâhir oldu hikmet-i fâl:Eyledim şâhı âkıbet iğfâl.Şimdi de azm edip bilâ-te’hîr,İyice etmeli anı teshîr;Bir iki ay daha karâr ederim,Sonra bir yol bulup firâr ederim,Ki makarrım senin huzûrun olur.Emr-i tezvîcimiz netîce bulur.

Rişar

(müteheyyic)

Yine gitmek mi istiyorsun? Aman!

Tezer

Ayn-i fırsat değil midir bu zaman?

Rişar

Torbamız elverir ölünceye dek.Neye lâzım yine desîse ve dek?

Tezer

(torbayı alarak)

Ya niçin biçmeyim ekilmiş iken?

Rişar

Vergiyi biçmeden verirse eken?

(Tezer güler.)

Kalbe nâzır değil mi Hak her gâh?Senin olmaz mı hîlene âgâh?Arz-ı hâl ettiğin zamanda murâdPara almaktı, ya’ni bir irâd.

(torbayı alarak)

İşte bahşetti Hazret-i Yezdân.

Tezer

Sözüme vâkıf olmuyor nâdân!

Rişar

Gittiğim doğruluk denir bir yol.Bildiğim bir dil, ismi İspanyol.Fitnece, kahbe zence, zâlimceBilmemek zül değil hayâlimce!

Tezer

(torbayı alarak)

Fevt-i fırsat, imâte-i evkaatKendini öldürüş demek kat kat.

Rişar

Fırsatı fevt olunca bir töhmet;Hîle îcâd ediş midir hizmet?Vakti tazyî’olursa bir küfrân,Cem’-i nakd eylemek midir şükrân?

Tezer

Ba’zı hoştur zemîm olan şeyler;Hîle bir orduyu halâs eyler.

Rişar

Ettiğin hîle sanki hizmet mi?Halk için mûcib-i selâmet mi?Sana âid olunca menfaati.Kim alır ettiğin mürâcaati?Hîlemiz halk içinse pek a’lâ;Bizi elbette afveder Mevlâ.Halbuki her teşebbüsün ancak

(torbayı alarak)

İddihâr-i nükuud için olacak;Bu cihetle o hîle töhmettir;Belki küfrân-ı nân-u-ni’mettir.Hırs eden dâimâ görür usret;Ya’ni mahrum olup çeker hasret.

Tezer

Şu da vardır ki ye’s ile hırmânYine tahrîs eder fakiri hemân.

(dest-sây-ı nevâziş olarak)

Düşünürsen nişanlın olduğumu.Bilmen îcab eder ki bulduğumuHep seninçün ben iddihâr ederim;

(torbayı alarak)

Sana vermekle iftihar ederim!

Rişar

Maksadın hangi borcunu ödemek?

Tezer

Babana hoş görünmeli…

Rişar

Ne demek!Pederim, var mı hâcet-i ifhâm,

(torbayı alarak)

Her işi hoş görür.

Tezer

(handan, torbayı alarak)

Ne hoş evham!Olduğum halde bâkir-i tâhir,Beni reddeyliyor, sebep zahir:Buna hep mâlim olmamak illet.Nazarında zaruretim zillet.

(Rişar önüne bakar.)

Şükredin ki tesâdüf etti melik,Olacak bertaraf bu bîkeslik.Buna insan bulur mu bir diyecek?Daha dün bulmuyor idik yiyecek;İki bedbaht idik esîr-i rıbaak!Bu tebeddül nedir? Rişar, bak bak,İki bedbahta avn-i RabbânîRehnümûn etti bir cihanbânı!Nitekim böyle bir hakîre ile,Bin hakaaret görür fakîre ileBîr cihangîri kâmyâb etti!

Rişar

(galeyan ile)

Muterifsin! Demek ki iş bitti.

(Tezer güler.)

Abdirahman gibi, aman yâ Rab!Bu vefâsız kızın da gönlü arab!Nâsırı kâmyâb edersin ha!

(torbayı alarak)

Gülüyorsun utanmadan da daha!

Tezer

Güldüğüm şiddet-i teellümden.Pür-gamim ettiğim tazallümden.Güldüren hep bükây-ı kalbîdir!

Rişar

(temeshur ile)

Eser-i iştikây-ı kalbîdir!

Tezer

Şiddet-i âteş-i ukuubetden.Kalbe târî olan rütûbetden.İhtizâza gelir de her bir rîk,

(torbayı alarak)

O teessür eder yüzü tahrîk.

Rişar

(torbayı alarak)

Keşfine gıbta-hân olur hükemâ!

Tezer

Bu hakîkat.

Rişar Tezer

Hatâ!.. Hatâ ammâSehvini eylemek için tasrîh,Edemem gönlünü senin teşrîh!Gülüşün giryeden gelip ileri,Hande zannetme bende giryeleri!

(torbayı alarak)

Şu niçin olmasın muvâfakatin?İşte bir haftalık müfârakatinBedeli oldu bir avuç altun.

(Rişar torbayı alır.)

Tezer’in de senin gibi meftun.Sensiz olmaz geberse de handân.Zinde kalsa saray olur zından.Sen bir ol da cihan cüdâ olsun.

(torbayı alarak)

Sana bin saltanat fedâ olsun!

Rişar

Beni bundan fedâ edip gitti!

Tezer

Meskenetten Hudâ halâs etti;Saltanattan da kurtarır bir gün;Sonra olsam da kaailim sürgün.

(Rişar torbayı alır.)

Cünha-ı sâbıkam ne? Gaybûbet.Buna mecbûren eyledim rağbet.Sohbet-i devlet oldu da makdûr,Devlet-i sohbetinden oldum dûr.Melike gittiğim zaruretten.

(torbayı alarak)

Sana gelmekliğimse hasretten.Ona etti müzâyakam tahrîk,Sana etti muâşakam teşrîk.Oraya rıhletim hayâletdir,Buraya avdetim asâletdir.

(Rişar torbayı alır.)

Ona gitmiş idim o zillet ile,Sana geldim fakat bu devlet ile.

(Torbayı alır.)

Sende görmek için bu umrânı,İrtikâb eyledim o husrânı.

(Rişar torbayı alır.)

Vasl için kaail-i firak oldum.

(İkisi de torbayı tutarlar.)

Seni gaaib edip seni buldum.

(torbayı çekip almağla yürüyerek)

Kal saâdetle… Şimdilik gideyim.

Rişar

(ta’kib ile)

Gidiyor mu? Aman!..

(Tevkif eder.)


Tezer

(kurtularak)

Bırak!..

Rişar

Ne deyim!Gidiyorsun edip esîr-i firak;Torbayı bâri alma, bende bırak!

Tezer

(handan, torbayı atarak)

Hepsi zâten senin!..

(kaçarak giderken)

Rişar

Ne az müddet!

Tezer

Gecikirsem melik eder hiddet.

(kaybolur)

İKİNCİ FASIL

Bir harabe, nısf-ul-leyl, ay batıp çıkar

BİRİNCİ MECLİS

Rişar tek-ü-tenhâ gezinir

Rişar

Yine bak tâzelendi efkârım;Bunda bir hîle, bir habâset var!Bende de âlime verâset var;Anı fi’len revâ mı inkârım?İntikaam almada var ısrârım.Daha da pek cüvân-u-dilber, âh!Fakat ağyar ile berâber âh!Bunu caiz mi kalben ikrârım?Geçemem ben bu hakk-ı müsbetden.İntikaam almalı o nekbetden!

(Torba elinde gezinir.)

Edeyim ırzımı bu gün ikmâl,Yarın olsam da kaailim hammâl,Çok olursa ne sûd eğer pârem!Yok olup gitti nuhhe-i âmâl!İrtikâba nasıl değer pâre,Irza fâik midir meğer pâre?Ne var etsem şu kîseyi pâmâl?Bu değil ya benim ciğer-pârem!

(torbayı yere atıp çiğnedikten sonra)

Geçemem ben bu kanlı hülyâdan.Öc alıp gitmeli şu dünyâdan!

(ba’d-et-tevakkuf)

İntikaam, âh, o bir kudurmuş kelb!Dişleri gönlüme değip gûyâEtti her zerremi şerâreye kalb!Bende her hisse şimdi galibdir!Neye mâliksem etti gasb ile selb;Hiç gözümde değil bugün dünyâ!Bu fürûzân olan cerîha-i kalbKan ile ıntıfâyı tâlibdir!Sâbitim ben bu fikr-i ahsende.Kalmaz âhım benim Tezer sende!

(Ay doğar. Rişar hitâbda devâm ile)

Berka benzer hayâtımız çâlâk;Bitme yok seyl-i mihnetinde yine.Ki anın cûsiş-i peyâpeyineKalbolur mâlik olduğun emlâk.Hele bulmaktayım tesellîmi:Seni ben mutlak eylerim ihlâk!Kanda görsem bütün şu iklîmi.Âteşe yansa serteser eflâk,Yine ben senden ahz-i sâr ederim!Hûnum olsan seni nisâr ederim!

(birdenbire tegayyür ve teessür ederek)

Ay gibi ayda bir eder de zuhûr,Yine ben gözlerim onu her ân?Sâniye sür’atinde olsa şühûr,Râzıyım ömrüm eylesin güzerân.Geçmiyor firkatiyle bir sâat;Sanki ömrüm benim tedennîde!Yine can vaslını temennîde;Sanki mahvında gözlüyor sür’at!

(meshûr-ı havâ)

Severim ba’zı ben şeb-i târı;Veririm subh-ı nevbahârı ana!Dûş-i nâzında zülf-i zer-târı,Görünür yârımın hayâli bana:Yetişip hâl-i ıztırâbımda,Yüzüme nûr-i hüsnünü serper;Sanırım bir perî-i zerrin-perDolaşır külbe-i harâbımda!

(Bükâ eder.)

bannerbanner