скачать книгу бесплатно
Üstünde çalıştığınız bölümü tamamen boşaltmanın önemini ne kadar vurgulasam azdır. Belli şeyleri belli yerlerde görmeye o kadar alışırız ki, sanki orada olma hakkını kazanmışlar gibidir (oraya ait olsalar da olmasalar da). “Onların kalacağını biliyorum, bu yüzden şimdilik orada bırakacağım ve çevresinde çalışacağım – eğer tekrar geri koyacaksam dışarı çıkarmanın ne anlamı var ki?” demek çok cezbedicidir.
Ayırmayı neyi atacağınıza karar vermekten daha çok neyi tutacağınıza karar vermek olarak düşünürseniz, çok daha kolay bir şey haline gelir.
Hayır, her şeyi dışarı çıkarın – her bir eşyayı. Bazen bir şeyi alışılagelmiş yerinin dışında görmek –ve o yerin o olmadan ne kadar güzel olduğunu fark etmek– o eşya konusundaki bakış açınızı tamamen değiştirecektir. Hatırlayamadığınız bir zamandan beri oturma odanızın bir köşesinde duran kırık sandalye sanki o mekânda bir hak elde etmiştir; ailenin bir ferdi gibidir ve onu yerinden kıpırdatmak sadakatsizlik (hatta kutsal bir şeye karşı saygısızlık) gibi görünür. Ama bir kez üzerinde parıldayan gün ışığıyla kendisini arka bahçede bulunca, eski, kırık bir sandalyeden başka bir şey olmaz. Kim o şeyi evine getirmek ister ki? Özellikle de durduğu köşe şimdi o kadar temiz ve ferah görünürken…
Ayırmayı neyi atacağınıza karar vermekten daha çok neyi tutacağınıza karar vermek olarak düşünürseniz, çok daha kolay bir şey haline gelir. Sil Baştan yapmanın –her şeyi boşaltıp sonra teker teker geri koymanın– bu kadar etkili olmasının nedeni de budur. Gerçekten sevdiğiniz ve ihtiyaç duyduğunuz şeyi seçmektesiniz ve korunacak şeyleri seçmek atılacak şeyleri seçmekten daha eğlencelidir. Bir sanat müzesindeki küratör boş bir galeriyle işe başlar ve mekânı güzelleştirecek en iyi eserleri seçer. Sil Baştan yapmak bizi pekâlâ evlerimizin küratörleri haline getirir. Hangi nesnelerin hayatımızı zenginleştirdiğine karar verecek ve sadece onları mekânımıza geri koyacağız.
Unutmayın, çevremizi sarmaları için seçtiğimiz şeyler bizim hikâyemizi anlatır. Umalım ki bu “Ben geçmişte yaşamayı seçiyorum” ya da “Başladığım işleri bitiremem” olmasın. Tersine, şöyle bir şeyi hedefleyelim, “Hafif ve zarif şekilde yaşıyorum, sadece fonksiyonel ya da güzel bulduğum nesnelerle beraber.”
12. Çöp, Hazine ya da Transfer
Artık eşyalarımızı dışarı attığımıza göre, onları ayırmak ve ne yapacağımıza karar vermek durumundayız. Eşyalarımızı üç kategoriye ayıracağız: Çöp, Hazine ve Transfer. Birincisi için büyük, sağlam bir çöp torbası alın (eğer tek bir çekmece üstünde çalışıyorsanız, küçük bir çöp torbası da işinizi görür). Diğer ikisi için kutu, branda ya da üstünde çalıştığınız alanda ne uygunsa onu kullanın.
Fazladan bir kutuyu da el altında bulundurun; buna Hemen Karar Verilemeyenler adını vereceğiz. Eşyalarınızı ayırırken saklamak istediğinizden emin olmadığınız, ancak ayrılmayı da henüz göze alamadığınız şeylerle karşılaşacaksınız. Belki de bu konuyu düşünmek için sadece biraz daha fazla zamana ihtiyacınız var. Birkaç numaracı nesnenin sizi yolunuzdan alıkoymasını ya da hızınızı kesmesini istemezsiniz, bu yüzden herhangi bir şey hakkında çabuk karara varamazsanız onu şimdilik buraya koyun. Daha sonra tekrar ele alıp bir yığına aktarabilirsiniz.
Doğruya doğru, başka değerlendirmelerden sonra bile tepeleme dolu bir Karar Verilemeyenler kutusuyla baş başa kalabilirsiniz. Bu kutuyu geçici bir depolama alanına koyacaksınız: bodruma, tavan arasına, garaja ya da bir dolabın dip kısmına. Eğer altı ay (ya da bir yıl) sonra herhangi bir şeyi almak için onu açmadıysanız, en sevdiğiniz hayır kurumuna götürün. Bu kutu son çare olarak kullanılmalıdır – zor kararlardan kaçınmanın mazereti olarak değil. Mesele bu nesneleri kurtarmak değil, alanınızı istediğinizden emin olmadığınız eşyalardan kurtarmaktır.
Öyleyse Çöp ile başlayalım: Bunu bilmek zor değil. Alenen çöp olan her şeyi atın, yiyecek paketleri, lekeli ya da yırtık kumaşlar, son kullanım süresi geçmiş kozmetik ve ilaçlar, bozulmuş yiyecekler, çalışmayan kalemler, eski takvimler, gazeteler, ilanlar ve broşürler, gereksiz postalar, tekrar kullanılamayan şişeler ve kaplar ve tamir edilemeyecek ya da tamir etmeye değmeyecek arızalı şeyler. Eğer Goodwill[2 - Goodwill Industries International Inc., engelli kişilere iş eğitimi, işe yerleştirme hizmetleri ve diğer toplum odaklı programlar sağlayan ve kâr amacı gütmeyen bir kuruluş. Eski eşyaları ihtiyacı olanlara satmak üzere satın alır. Satılamayacak durumda olanları kabul etmez. (e.n.)] için yeterince iyi değilse, bu yığına aittir.
“Atın” dediğimde “mümkünse geridönüşüm”e verin demek istediğimi bildiğinizden eminim. Şeyleri çöpe atmak kolay olsa da, çevreyi de aklımızda tutmalıyız. Herhangi birimizin gelecek yüz yıl boyunca bir atık alanında duracak bir şeyin sorumluluğunu almak istemeyeceğinden eminim. Bu yüzden iyi karmadan yana olun ve mümkün olan her şeyi geridönüşüme verin: Çoğu belediye karton, kâğıt, cam, metal ve bazı plastikleri kabul edecektir. Elbette herhangi bir şeyi atmadan önce başka birisinin bunu kullanıp kullanamayacağını değerlendirin, eğer kullanılabilme olasılığı varsa onu Transfer yığınına koyun. Bir şeyi iyi bir eve göndermek her zaman bir atık alanına ya da geridönüşüm merkezine göndermekten iyidir – biraz daha fazla zaman ve çaba gerektirse bile. Satın aldığımız şeylerin, uygun şekilde imhaları da dahil, tüm yaşam döngüleri için sorumluluk almalıyız. Alışveriş yaparken bu konulara dikkat edin – aslında bu, dürtüsel satın almaları frenlemek için etkili bir yoldur.
Hazine yığını saklayacağınız nesneler içindir ve sadece adının ima ettiği şeyleri içermelidir: güzellikleri ya da fonksiyonları nedeniyle gerçekten değer verdiğiniz şeyler. Eğer bir şeyi bir yıl boyunca kullanmadıysanız muhtemelen buraya ait değildir. Bunu daha iyi kullanabilecek birisine vermeyi düşünün ya da ondan ayrılmakta çok zorluk yaşıyorsanız Hemen Karar Verilemeyenler kutusuna koyun. Kullanılmayan eşyalara değerli alanımızı vakfetmek istemiyoruz, bu alanı iyi şeylere ayırmak istiyoruz! Süs eşyaları, koleksiyonlar ve diğer dekoratif malzemeler için de aynısı: Eğer bunları gururla ve alenen sergilemiyorsanız ve varlıklarından gerçek bir zevk almıyorsanız, onları hak ettikleri ilgiyi görecekleri yeni bir eve gönderin.
Son olarak Transfer yığınını tartışalım. Artık sizin için iyi olmayan tüm mükemmel durumdaki nesneler buraya aittirler. Onları göndermekten suçluluk duymayın, onları özgür bırakın ve hayatta yeni bir şans tanıyın. Her şeyden önce, bir gün “ihtiyacınız olabileceği” gerekçesiyle bir şeye tutunma dürtüsüne direnin – eğer henüz ona ihtiyacınız olmadıysa muhtemelen hiç olmayacaktır. Eğer tesadüfen ihtiyaç duyarsanız durduğu yeri bulabilir misiniz? Bulsanız kullanılır durumda olacak mı? Ya da muhtemelen koşup yepyeni bir tane alır mısınız? Eğer kolayca bulunabilir ya da yeri doldurulabilirse, başkasının onu şimdi kullanması hiç gelmemesi olası bir güne kadar bir köşede durmasından iyidir.
Tasnif ettikçe, Transfer yığınını Ver ve Sat bölümlerine ayırın. Cömert olun! Kullanılmadan ve sevilmeden evinizde öylece duran şey, bir başkasına büyük bir mutluluk getirebilir. Onları sevindirin ve kendinizi tebrik edin. İyi bir şey yapıyor olduğunuzu bilmek eşyalarınızdan ayrılmayı çok daha kolay kılabilir. Eğer bir nesne için özel bir alıcı aklınızda yoksa Freecycle’da[3 - Freecycle aslında bir Yahoo e-posta grubudur. Geridönüşüme, kaynakların sınırlı olmasına inanan bireylerin, ellerinde fazla olan pek çok şeyi, isteyenlere karşılıksız olarak vermelerine dayalı bir sistemdir. Tüm üyeler eşyalarını burada sunabilir ya da aradıkları eşya için istekte bulunabilirler. Türkiye grubuna ulaşmak için: https://groups.yahoo.com/neo/groups/freecycleistanbul/info (e.n.)] duyuru yapın. Vereceğiniz şeylerin bir listesini yapın, ilgilenenler sizinle iletişime geçecektir. Ya da nadiren kullanılan nesneleri onları daha fazla kullanacak birilerine –örneğin elektrikli testerenizi ağaç işleri yapan komşunuza ya da dikiş makinenizi terzi kuzeninize– lazım olduğunda ödünç alabilme şartıyla verin.
Kullanılmadan ve sevilmeden evinizde öylece duran şey, bir başkasına büyük bir mutluluk getirebilir.
Merak etmeyin, eşyalarınızı evlatlık vermek için haftalar harcamanız gerekmez. Eğer onlara özel yuvalar bulmaya zamanınız ya da isteğiniz yoksa, hayır dernekleri geniş bir eşya grubunu kabul edecektir. Goodwill, The Salvation Army, The Red Cross, dini kurumlar, evsiz barınakları, aile içi şiddet barınakları, tasarruf mağazaları ve huzurevleri, bağışlarınızı en çok ihtiyacı olanlara dağıtmak için gereken donanıma sahiptirler. Döküntüleriniz kendi topluluğunuz içinde de bir dünya iyilik yapabilir: Kitapları yerel kütüphanenize, ofis malzemelerini çocuklarınızın okuluna, evcil hayvan ürünlerini hayvan barınaklarına ve iş giysilerini Dress for Success’e vermeyi düşünün. Cömertliğiniz için vergi indirimi elde etmeniz de mümkündür, bu nedenle bağışlanan şeylerin ve değerlerinin bir listesini tutun ve kurumdan bir makbuz alın.
Eşyalarınızı satmak da ayrılık acısını hafifletebilir. Bazen paranızın bir kısmını (ya da tamamını) geri alabildiğinizde bir şeyle yollarınızı ayırmak çok daha kolaydır. Aslında para eşyanın kendisinden daha fazla mutluluk da getirebilir! Geleneksel olanlardan ileri teknoloji ürünü olanlara kadar gereksiz mallarınızı satmanıza aracılık edecek çok sayıda outlet mağazası vardır. Eğer döküntüleriniz yükte ağır pahada hafif cinstense, bir garaj ya da satış alanı kiralayın ya da onları aracılık yoluyla satan mağazalara yollayın. Daha özgün ya da pahalı eşyaları, koleksiyonları elden çıkarmak için internete başvurun: Craiglist gibi çevrimiçi ilan sitelerini ya da eBay gibi açıkartırma sitelerini deneyin. Kullanılmış kitapları, CD-DVD’leri, bilgisayar oyunlarını ve başka şeyleri de internette satabilirsiniz.
Artık tasnif sisteminizi kurduğunuza ve neyin nereye ait olduğunu bildiğinize göre, eşya temizleme işine koyulabilirsiniz. Bir lazer ışını gibi odaklanın ve Sil Baştan yapmak için seçtiğiniz çekmeceyi, dolabı ya da odayı temizleyin. Eğlenin, canlandırıcı bir müzik koyun, yığınların etrafında dans edin ve döküntülerinize hoşça kal öpücüğü verin! Bir kez her bir nesneye bir kategori atadığınızda, o Çöp ve Transfer yığınları evden dışarı tek yön bilet alır – ve siz sadece Hazinelerinizle yaşamaya çok daha yakın olursunuz.
13. Her Eşya İçin Gerekçe
Eşyalarınızı tasnif ederken, Hazine yığınınıza giden her şeyi tek tek durdurup sorgulayın. Hiçbir şey serbest geçiş iznini almamalı! Bekçi şapkanızı takın ve her bir nesneyi kabul mülakatına alın. Evinize ait olmak için iyi bir gerekçeye sahip olduğundan emin olun: Onu sık kullanıyorsunuz, hayatınızı kolaylaştırıyor, güzel buluyorsunuz, yenisini bulmak zor olabilir, çok fonksiyonu var, size zaman tasarrufu sağlıyor, mirasınızın ya da ailenizin değerli bir parçası. Sadece yolunu kaybetmesi (bir iş toplantısından sizi eve kadar takip eden büyük el çantası) ya da başka bir evden gelip sığınma başvurusu yapması (kız kardeşinizin size yıktığı sofra takımı) ona giriş izni sağlamaz. İkamet alabilmek için olumlu bir katkısının olması lazım.
Bazı eşyalar evinizde kalabilmek için güçlü referanslara sahiptir ancak zaten sahip olduğunuz bir şeyle aynıdırlar (ya da ona çok benzerler). Öncelikle, nasıl oldu da bazı eşyaların farklı versiyonları evinize girebildi? Bazıları hediye olabilir ama diğerleri muhtemelen başka bir şeyin yerine alındılar. Ya da şöyle söyleyelim, yeni bir şey satın aldınız ama eskisini de atmadınız. Yeni bir televizyon aldınız ve eskisini yatak odasına koydunuz; yeni bir yemek masası aldınız ve eskisini bodrumda sakladınız; yeni bir ayakkabı aldınız ve eskimiş olan yağmurlu günler için tuttunuz. En iyi olanı ayırın ve gerisini atın.
Diğer çok sayıdaki şeyler toplu satılan şeylerdir: ataçlar, naylon bantlar ve tokalar akla gelir. Ve bazıları –kalemler, düğmeler ve çengelliiğneler gibi– kendi kendilerine çoğalıyora benzerler. Bu fazlalıklar zamanın sonuna kadar, hiçbir soru sorulmadan bir çekmecenin dibinde dururlar. Ama ortalığı bir sarsalım: Eğer kendinizi bin tane ataç ya da yüz tane çengelliiğne kullanırken hayal edemiyorsanız akla yatkın bir miktarı saklayın. Eğer sadece bir avuç dolusuna ihtiyacınız varsa neden bir kova dolusu dursun ki?
Çok sayıdaki şeylerle baş ettikten sonra kalan adayları inceleyin. Her birini değerlendirirken, ne için ve ne kadar sık kullanıldığını sorun (eğer bu iki soruya cevap veremiyorsanız, bunlar Hazine yığınınıza asla yaklaşmamalıdır). Geçen yıl onu kullandınız mı? Yakın gelecekte kullanmayı düşünüyor musunuz? Hayatınızı daha kolay ya da daha güzel ya da daha zevkli kılıyor mu? Nasıl? Bakımını yapması ya da temizlemesi zor mu, eğer zorsa bu çabaya değer mi? Yenisini almak zor ya da masraflı olur mu? Taşınıyor olsanız onu yanınıza alır mısınız? Buna sahip olmasaydınız hayatınız nasıl değişirdi? Ve son olarak şu soruyu sorun: Sizin için hangisi daha değerli; eşyanın kendisi mi yoksa kapladığı alan mı?
Sahip olduklarımızın sadece beşte biriyle idare edebilir ve değişikliğin farkına bile varmayız.
Eğer bu kararları almak zor geliyorsa, nesnel bir arkadaşınızdan yardım isteyin. Bir başkasına bir şeyi neden elde tuttuğunuzu açıklamak zor olabilir, aynı zamanda aydınlatıcı… ve bazen bir miktar utandırıcı olabilir! Kafanızda tamamen akla yatkın olan şey yüksek sesle dile getirildiğinde gülünç görünebilir: “Ünlü bir kabare şarkıcısı olursam bu tüy boğa yılanına ihtiyacım olabilir.” Dahası, üçüncü bir tarafın varlığında gururunuz devreye girecektir – eski, kırık dökük bir şeyi zulalamanız daha zor olacaktır. Ama döküntü toplayan ya da duygusal birisinden yardım istemeyin – reddettiklerinizin bir kısmını yanlarında götüreceklerinden emin değilseniz!
Hazine yığınımıza nelerin ait olduğunu saptarken, Pareto prensibini akılda tutmalıyız (bu prensip 80/20 kuralı olarak da bilinir). Bu prensibe göre eşyalarımızın yüzde yirmisini zamanın yüzde sekseninde kullanırız. Tekrar okuyun, dikkatlice: Eşyalarımızın yüzde yirmisini zamanın yüzde sekseninde kullanıyoruz. Bu demektir ki sahip olduklarımızın sadece beşte biriyle idare edebilir ve değişikliğin farkına bile varmayız. Vay canına! İşler düşündüğümüzden de kolay olacak! Eğer eşyalarımızın çoğunu nadiren kullanıyorsak, temel olanlara indirgemekte herhangi bir sorunumuz olmaz. Tek yapmamız gereken yüzde yirmimizi tespit etmektir, sonrasında minimalist olmaya doğru hızla gidebiliriz.
14. Her Şey Yerli Yerinde
Her Şey İçin Bir Yer ve Her Şey Yerli Yerinde. Bu mantrayı ezberleyin, bunu sık sık tekrar edin, yüksek sesle söyleyin, uykunuzda söyleyin – bu en önemli minimalist prensiplerden biridir. Sahip olduğunuz her şey saptanmış bir yere sahip olduğunda (ideal olarak bir çekmecede, dolapta ya da kapta) başıboş nesneler evinizde dolaşıp yığınlar halinde toplanmaz. Bu sistem devrede olduğunda, oraya ait olmayan herhangi bir şeyi kolayca deşifre edebilir ve onu ânında kapı dışarı edebilirsiniz.
Her birine bir yer atarken, nerede ve ne sıklıkla kullandığınızı değerlendirin. En geniş düzlemde, eviniz odalara bölünmüştür. Daha sonra bunlar mutfaktaki temizleme, hazırlama ve yemek alanları gibi ya da oturma odasındaki televizyon, hobi ve bilgisayar alanları gibi daha küçük alanlara bölünürler. Bir nesnenin ideal yeri onu kullandığınız alana ve ne kadar ulaşılabilir olması gerektiğine göre değişir.
Söz konusu nesne günlük, haftalık, aylık, yıllık ya da daha az olarak mı kullanılıyor? Cevaba göre bunun “İç Çember” ya da “Dış Çember”inize ya da “Derin Depolama”nıza ait olduğu saptanır.
İç Çemberiniz sık kullanılan ve elinizin altında olması gereken nesneleri –diş fırçası, bilgisayar, mutfak aletleri ve iç çamaşırları gibi– sakladığınız alandır. Bu tür şeylere eğilip bükülmeden, uzanmadan, uğraşmadan ya da diğer şeyleri hareket ettirmeden ulaşabilmek istersiniz. Bu sadece onları kolayca bulunur ve erişilir kılmakla kalmaz, ortadan kaldırılmalarını da kolaylaştırır. Pareto prensibini hatırlıyor musunuz? İşte, İç Çemberiniz bu zamanın yüzde sekseninde kullandığınız yüzde yirmiyi içermelidir.
Daha az alana sahip olmak bilançonuzda bir varlıktır, borç değil.
Dış Çemberinize ulaşması biraz daha zordur ve nadiren kullanılan şeylere ayrılmalıdır. Yüksek ve alçak raflar, kenarda kalmış dolaplar, üst dolaplar ve yatak altları buna dahildir. Bu alanları yedek tuvalet ve temizlik ürünlerini, nadiren giyilen giysileri, ambalaj kâğıtlarını ve kurdeleleri, özel tencereleri ve pişirme aletlerini, günlük hayatınızda kullanmadığınız daha başka şeyleri depolamak için kullanın. Akılda tutulması gereken bir kural: Eğer haftada birden az ama yılda birden çok kullanılıyorsa, bir eşya Dış Çembere aittir.
Derin Depolama genelde hayat alanınızın dışındadır ve tavan arasını, bodrumları ve garajları içerir. Yedek parçalarınızı, mevsimlik dekorasyonları, eski vergi belgelerini ve yılda bir ya da daha az kullandığınız şeyleri barındırır. Ancak Derin Depolamayı evinize uymayan her şeyi tıkıştıracağınız bir yere dönüştürmeyin; kalabalık yaratmayın. Söz konusu nesne hiç kullanılmıyor ya da bakılmıyorsa ve eğer sonsuza kadar tutmanız gereken mali ya da yasal bir belge değilse atılmalıdır. Bazen bir eşya için en iyi yer başkasının evi olur.
Unutmayın ki Her Şey Yerli Yerinde dekoratif eşyalar için de geçerlidir. Eğer bir eşya sizin için gerçekten özelse onu sergilemek için uygun ve göze çarpan bir yer bulursunuz. Bir kenara itilmeyi, kaldırılmayı, sürüklenmeyi ve karmaşada kendisine bir yer elde etme mücadelesini hak etmez. Ve kesinlikle bodrumdaki bir kutuya atılmamalıdır! Dekoratif bir nesnenin tüm numarası onu görebilmektir; bu yüzden, eğer bu tür bir şeyi (mevsimlik nesneler dışında) depoluyorsanız neden elinizde tuttuğunuzu sorgulamanın zamanı gelmiş demektir.
Bir kez her şeye bir yer atadıktan sonra ikinci kısmı atlamayın: Her şeyi kendi yerine geri getirin. Evde isteyen istediği yere yayılıyorsa herkese bir yer atamanın anlamı nedir ki? Bu amaçla rafları, çekmeceleri ve kutuları içeriklerine göre etiketlemek işe yarar. Bu durumda herkes kullandığı şeyi daha sonra koyacağı yeri bilir – ve siz de muhtemelen tirbuşonu çorap dolabında saklanmış olarak ya da zımbayı pasta malzemeleriyle ahbaplık ederken bulmazsınız.
Kendinize ve aile üyelerinize eşyaları ortadan kaldırma alışkanlığını kazandırın. Düzenli bir ev, gereksiz eşyalara daha az saklanacak yer sağlar. Soyunduktan sonra giysilerinizi yere ya da bir sandalyeye yığmak yerine asın ya da bir sepete koyun. Baharatları, çeşnileri ya da mutfak aletlerini tezgâhın üstünde bırakmak yerine ait oldukları yere yerleştirin. Ayakkabıları evin her tarafında dağınık olarak değil, belli bir yerde tutun. Kitapları ve dergileri raflarına geri koyun. Çocuklarınızı oyun saati bittikten sonra oyuncaklarını kaldırarak yerlerine koymaya teşvik edin.
Dağınıklık sosyal bir yaratıktır, asla uzun süre tek başına kalmaz.
En güzeli, ne zaman bir odayı terk etseniz dağınık nesneleri alın ve ait oldukları yerlere bırakın. Bu basit alışkanlık gününüzden sadece birkaç dakika alır ama evinizde büyük bir farka neden olur. Dağınıklık sosyal bir yaratıktır, asla uzun süre tek başına kalmaz. Oturma odanızda birkaç parça eşyanın ortalıkta kalmasına izin verin, bir şey diğerine yol açacak ve bu nedenle çok geçmeden kalabalık bir partiye dönüşecektir! Eğer şeyler kendi yerlerine geri götürülürlerse, başıboş nesneler asla kalıcı şekilde yerleşemezler.
Şimdi biliyorum ki fazla depolama alanına sahip olmayan kimileriniz haksızlık diye bağırıyor. Yeterince alanınız yoksa nasıl Her Şeyi Kendi Yerine koymayı düşünebilirsiniz ki? Umutsuzluğa kapılmayın – siz şanslı olanlarsınız! Eşyaları koyacak yerimiz ne kadar çoksa, o kadar çok şeyi –onlara her zaman ihtiyacımız olmasa bile– elde tutmaya meyilli oluruz. Soyunma odaları ve fazladan dolapları olanların ayırma için daha fazla motivasyona ihtiyaçları vardır, ama siz zorunluluktan yararlanırsınız. Daha az alana sahip olmak bilançonuzda bir varlıktır, borç değil ve size minimalist olmak için çıktığınız yolda hız katar.
15. Tüm Yüzeyler Boş
Yatay yüzeyler eşya kalabalığı için mıknatıs gibidir. Elleriniz dolu ön kapıdan içeri girin, elinizdekilerin ilk müsait yüzeye konacağını garanti edebilirim. Geniş, düz alanlar başıboş nesneler için karşı konulamaz bir çağrıdır; neredeyse buralarda yerçekimini hissedebilirsiniz.
Evinizdeki yüzeylere bir bakın. Yemek masanızda tabaklar, çatal bıçak takımı ve belki de bir orta süsü haricinde bir şeyler var mı? Kahve sehpanız, o anda tüketilmekte olan içecekler ve belki de atıştırmalıklar dışında bir şeyler barındırıyor mu? Köşe masalarınız lambalar ve belki de uzaktan kumanda dışında bir şeylere ev sahipliği yapıyor mu? Ya yatağınız? Üstündekiler bu gece kullanacağınız çarşaf, battaniye ve yastıkla mı sınırlı? Mutfak tezgâhlarınız tamamen temiz, kuru ve bir sonraki yemeğinizi yapmak ve servis etmek üzere hazır mı? Çalışma masanızın ne kadarını hâlâ görebiliyorsunuz?
Şimdiden boy atmış, hakiki bir minimalist (ya da istisnai olarak iyi bir ev idarecisi) değilseniz, belli yüzey sorunlarıyla karşılaşıyor olmanız olasıdır. Bu tek bir alanla sınırlı olabilir, çalışma masanız ya da iş tezgâhınız gibi ya da sorun evdeki bütün masa ve tezgâhları kapsıyordur. Çocuklarınızın el sanatlarına duyduğu ilgide coşma ya da ofisten eve taşıdığınız bir iş yığını gibi nedenlerle yakın bir zamanda başlamış olabilir. Sorun belki de haftalar, aylar ya da yıllar içinde gelişmiştir.
Вы ознакомились с фрагментом книги.
Для бесплатного чтения открыта только часть текста.
Приобретайте полный текст книги у нашего партнера: